Enver abiler buyurdular ki;
Birgün Abdülhakîm Efendi hazretleriyle Mübarek Hocamız “Allah rahmet eylesin” oturuyorlarmış. Terzi Habil amca da oradaymış. Efendi hazretleri hiç konuşmazlarmış. Hocamız, Abdülhakîm Efendi hazretlerinin az ama öz konuştuğunu söylüyorlar. Efendi hazretleri birden buyurmuşlar ki; Korkmayın, korkmayın! Küfür ile aranızda hisar var. Düşmanlar size bir şey yapamaz. Bu büyükleri hakkıyla tanıyanı, karşı oldukları insanlarla korkutmuyorlar. Nasıl ki Eshab-ı kiram Peygamber Efendimizi “aleyhissalatü vesselam” gördü, küfürden ve şirkten emin oldular ve Eshab-ı kiram oldular; Mübarekleri de gören, seven, tanıyan, şirkten korunmuştur. Bir büyüğümüzü ziyarete gitmiştik, ziyaretimizden bir gün sonra vefat etti. Bize nasihat etmişti. Evladım, biz imanla ölmeliyiz, bu zamanda imanla ölenleri ahirette bir pehlivan geldi diye karşılarlar demişti. Çünki imanla küfrün karıştığı bir yerde yaşıyoruz. Allah bizi elfâz-ı küfürden muhafaza eylesin. Âmîn. Bindörtyüz sene sonra şu ahir zamanda bu nimetin kıymetini bilmek büyük meziyettir. Nimet ne kadar yüksekse onun düşmesi de o kadar felaket olur.