2009 senesi, haziran ayının 28′ i …
Enver abim, huzurpınarında kitap hizmetlerine iştirak eden arkadaşlarımızı Güzelşehir’deki evlerine davet etmişlerdi.
O gün Enver abim (arkadaşlarla tek tek tanıştıktan sonra) buyurdular ki;
-4-
Allahü teala insanda iki nesne yaratmıştır. Nefs ve ruh. Ruh, can demektir. Bunların her ikisinin sevdikleri zıttır. Kendileri zıt, sevdikleri zıttır. Mesela nefs, Allahın düşmanıdır. Namaz kılacağın zaman, kılma şu namazı diye debelenir. Ruh, namaz kıldığın zaman rahatlar. Büyüklerin sohbeti için, ruh bayılır, nefs, çırpınan kuş gibi kaçmak ister. Kitap okumak; Ruh, sevincinden uçar, nefs sıkılır. Cenab- Hak nefse cennete ait nesneleri sevmemek, ruha da cehenneme gidecekleri sevmemek hilkatini vermiştir. Dolayısıyla, ahirette kiminle beraber olmak istiyorsan, dünyada onunla beraber ol. Enver abi Hindistan’dan geldi, kapıda Mübarekler, gök Hindistan’da ne renk kardeşim, buyurdular. Efendim, mavi, dedim. Ya efendim, burası da mavi, buyurdular. Siz, sevgi dairesi içinden çıkamazsınız. Sevgi olduktan sonra, mesafe mühim değildir, buyurdular. Netice: O aşk, o muhabbet olmasaydı, zaten bu kainat yaratılmazdı. Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ miraç gecesi ya rabbi, ümmetim ne olacak, diye Cenab-ı Hakka yalvardı. Hocamız buyurdular ki; Peygamberin ümmetine olan sevgisi, anne-babanın çocuklarına olan muhabbetinden çok çok daha fazladır. Peygamberimizin ümmetine olan sevgisini nasıl anlayacağız? Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ her defasında ümmetim dedi. Miraçta Cenab-ı Hakkın huzuruna kavuştu, ya rabbi, ümmetim ne olacak, dedi. Allahü teala, ben sana âşıkım. Madem ümmetini bu kadar çok istiyorsun, onlara da namazı farz kıldım. Onlar namaz kıldığı zaman, senin yaptığın miracı yapmış olacaklar ve bütün gök ehlinin sevabını onlara vereceğim, buyurdu. Bir namaz kılıyorsun, bütün gök ehlinin, bütün meleklerin yaptığı ibadetin sevabı sana veriliyor!
-devamı var-
-devamı var-
ali zeki osmanağaoğlu