Enver abim buyurdular ki;
-5-
Nerede islamiyete uymayan unsurlar varsa orada geçim bozukluğu var, orada aile kavgası var. Orada her dert var. Ve insanın en büyük felaketi yalnız kalmaktır. Yalnız kaldığı zaman nefs ve şeytan ona hakim olur.
Dikkat ediyorum, mübarekler Kuleli askeri lisesinde bir anlatmaya başladılar, Efendi hazretlerini, İmam-ı Rabbani hazretlerini, .. başka hiç bir şey söylemediler.. Namaz ve diğer ibadetler hep kendiliğinden tabii hale geldi. Çünkü dünya muhabbeti ile ahiret muhabbeti birbirine zıtdır. Ahiret sevgisi, ahiret muhabbeti geldikçe dünya sevgisi kalbinden adım adım çıkar. Efendim, bu gökten gelmez, havadan gelmez. Herşeyin bir sebeble gelmesi lazım. Büyüklerin kalbi de feyzi veren birer muslukdur. Nasibi olan alır. Onun için mübarekler buyurdular ki; “Eğer meyva güneşi görürse tatlı olur. Güneşi görmeyen meyva tatlı olmaz”. Dolayısıyla mürşid-i kamili, veyahutta gerçek talebelerini veyahutta kitaplarını gören, güneşi görmüş gibi istifade eder, olgunlaşır, tatlı olur. O güneşe kavuşmayan mahrum kalır. Dolayısıyla , eğer Allahü teala bir kuluna sevdiği bir kulunu tanıştırırsa, başka hiçbirşey aramağa lüzum yok. Yeter ki ondan çok istifade etsin. Çünki bir anda insan üç-dört musluktan birden içemez. Hiç bir şey alamaz. … Aynı şadırvan çünki. Yani musluğun değişmesiyle şadırvan farklı değil ki.
Dikkat ediyorum, mübarekler Kuleli askeri lisesinde bir anlatmaya başladılar, Efendi hazretlerini, İmam-ı Rabbani hazretlerini, .. başka hiç bir şey söylemediler.. Namaz ve diğer ibadetler hep kendiliğinden tabii hale geldi. Çünkü dünya muhabbeti ile ahiret muhabbeti birbirine zıtdır. Ahiret sevgisi, ahiret muhabbeti geldikçe dünya sevgisi kalbinden adım adım çıkar. Efendim, bu gökten gelmez, havadan gelmez. Herşeyin bir sebeble gelmesi lazım. Büyüklerin kalbi de feyzi veren birer muslukdur. Nasibi olan alır. Onun için mübarekler buyurdular ki; “Eğer meyva güneşi görürse tatlı olur. Güneşi görmeyen meyva tatlı olmaz”. Dolayısıyla mürşid-i kamili, veyahutta gerçek talebelerini veyahutta kitaplarını gören, güneşi görmüş gibi istifade eder, olgunlaşır, tatlı olur. O güneşe kavuşmayan mahrum kalır. Dolayısıyla , eğer Allahü teala bir kuluna sevdiği bir kulunu tanıştırırsa, başka hiçbirşey aramağa lüzum yok. Yeter ki ondan çok istifade etsin. Çünki bir anda insan üç-dört musluktan birden içemez. Hiç bir şey alamaz. … Aynı şadırvan çünki. Yani musluğun değişmesiyle şadırvan farklı değil ki.
-devamı var-
ali zeki osmanağaoğlu