Mübarek Hocamız Allah rahmet eylesin “kuddise sirruh” buyurdular ki; Allahü teâlanın kullarına en büyük nimeti; imandır. İman çok kıymetlidir ama onun düşmanı da çoktur. Tabii bir şey ne kadar çok kıymetli ise onun düşmanı da o kadar çok kuvvetli ve çok olur. İmanımızın da en büyük düşmanı maalesef içimizde, o da insanın kendi nefsi, şeytan, hele hele kötü arkadaş. Bunların hepsi iman hırsızları. Bu hırsızlara karşı kapıyı pencereyi iyi saklamak lazım. Onu iyi koruma altına almak lazım. İşte dinimizin emir ve yasakları bunları korur fakat Mübarekler buyuruyorlar ki; Allahü teâla Kur’ân-ı kerimde iman nimetinin korunmasını, onun şükrünün yapılmasını bizzat kendisi bildiriyor. Kadsemi’a sûresinin son âyet-i kerimesinde buyuruluyor; İmanın korunması için, onun şükrünün edası için; hubb-i fillah buğd-ı fillah şarttır. Müminler, müslümanlar birbirlerini sevecek, asla ve katiyyen kâfirleri ve küfrü sevmeyecek. Görüşmeyecek değil ama sevmeyecek. Kalpte iki zıt şey olamaz. Biri varsa diğeri bulunamaz. Kalp dönektir. Orasına iyi hakim olmak lazımdır. Onun daima iyi olabilmesi için de iyilerle beraber olmamız lazımdır.
