Hepimiz iş yapıyoruz, hepimiz çalışıyoruz. Eğer bir üzüntü ile, sıkıntı ile karşılaşıyorsak, bu kabahat, bu kusur bize aittir. Allahü teâla kullarına zulmetmez, herkesin çektiği kendi cezası. Mübareklere muhabbet, onların yolunda olmakla mümkündür. Çünkü kendileri öyle buyuruyorlar. Bir insan birini seviyorsa onun yolunda olur. Mesela biz Abdülhakim Efendi hazretlerinin yolundayız. Biz Efendi hazretlerini çok seviyoruz ama yolundayız. Mesela benim hanım kapalı, buyurdular. Daha bir çok şeyler saydılar. Muhabbet bunu gerektirir kardeşim, yoksa kuru kuru sevgi fakat asla yolla ilgisi yok, sonra ben çok seviyorum dersen buna kim inanır, buyurdular. Elhamdülillah ki binlerce dağınık, bozuk itikadlar, şeyhler, tarikatlar, hocalar arasında Allah-ü âzimüşşan, bizi böyle Ehl-i sünnet bir müslümanla, Ehl-i sünnet bir Allah adamıyla karşılaştırdı ki; bu, arayıp da bulunacak bir şey değil, cevher, gizlidir bu. Ve eğer böyle bir mübarek zâtı tanımak, eserlerini okumak, hele hele yaymak, sizlere olduğu gibi nasip olursa, vallahi bu, ölçülemez bir nimet, bir saadettir. Bunun kıymetini iyi bilmek lazım. Sizler çok bahtiyar insanlarsınız, hepimiz de bahtiyarız çok şükür. Çünkü cenab-ı Peygamber buyuruyor ki “aleyhissalatü vesselam”; Benim ümmetim bozulduğu zaman sünnetimi ihya eden, yani sünnetime yapışan, yani bir sünnetimi yapan yüz şehit sevabı alacaktır. Ya onu yayan, buyurdu Hocamız. Onu yapan yüz şehit sevabı alacak, herkes terk ettiği için. Ya onu yayan? Onun için çok bahtiyarsınız, çok bahtiyarız. Bir kitap deyip geçmeyin, bir kişinin kurtulması demek, bütün dünyanın kurtulması demektir. Sevap bakımından söylüyorum. Eğer bir kişi sizin elinizle hidayet bulsa, imanını kurtarsa, bütün dünyayı müslüman yapmış gibi sevap kazanırsınız. Kaçırılır mı bu fırsat?