Enver abiler buyurdular ki;
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyorlar ki; bizim yolumuzun esası; sünnete yapışmak, bid’atten sakınmaktır. Sünnet şeraittir, bid’atler de sonradan dine sokulan uydurmalardır. Bunlardan sakınan ve sünnete yapışan, bizim yolumuzdadır. Hatta sünnete yapışmayı da İmam-ı Muhammed Masum hazretleri iki sınıfa ayırmış: Bir; umum olarak herkesin sünnete, şeraite yapışması vardır, makbûldür. Bir de âlâ derecesi vardır. O da başkalarının da sünnete yapışmasına sebep olmaktır. Başkalarının da müslümânlığı öğrenmelerine sebep olmaktır. Böyle başkalarının da müslümânlığı öğrenmelerine, şeraiti öğrenmelerine çalışmak olursa bu, âlâ derecesidir ve insanı Allahın Evliyâsı yapar. Yani Allah’a kavuşturur. O kişi cenâb-ı Hakkın sevgili kulu olur. Hocamız; işte arkadaşlarımız böyle. Hem kendileri şeraiti yapıyorlar hem de başkalarının şeraite uymalarına yardımcı oluyorlar. Bu bir. İkincisi, yine yıllardan beri işittiğimiz nasihat ve Mektûbât’ta çok geçen bir nasihatte İmam-ı Rabbani hazretleri; kendinize iyi arkadaş seçin, kötü insanlardan sakının. Kötü arkadaştan kaçın. İyi arkadaşla arkadaşlık yapmak, kötü insanlardan sakınmak bu dinin temelidir, buyuruyor. İşin esası budur. Siz istediğiniz kadar iyi olun, arkadaşınız kötüyse birgün bozulursunuz. Siz istediğiniz kadar kötü olun, arkadaşınız iyi ise birgün iyi olursunuz.
Fî emanillah