Enver abiler buyurdular ki;
Abdülhakîm Efendi hazretleri rahmetli Münir amca’ya termos verirmiş. Bardağını, şekerini, çayını işyerine gidinceye kadar yanına al götür, buyururlarmış. Efendi hazretlerine sormuşlar; böyle çayı, bardağı, şekeri beraberinde Münir efendiye niye veriyorsunuz, demişler. Efendi Hazretleri buyurmuşlar ki; Münir çayı çok sever. Yolda çay isterse kahveye gidip de çay içmesin, otursun bir köşeye bu çayı içsin. Çünkü kahvede kötü bir insana, kötü bir arkadaşa rastlar, bozulur gider, buyurmuşlar. Kötü arkadaşla beraber olmak bu kadar zor, bu kadar fena. O kadar zor yani. Peki kötü arkadaşın en kötüsü kim? En kötüsü bid’at ehli. Onun nemazı niyazı bizi kandırır, aldatır. Bu ne kadar mübarek, bizden daha müslüman, deriz. Halbuki bid’at ehlidir. Mahveder bizi. Bid’atlerin içinde en kötüsü de; itikadda bozukluktur. Ehl-i sünnet vel cemaat itikadı değilse, mezhebsizse daha fenadır. Çünkü onun takvâsı bizi şaşırtır.