Enver abiler buyurdular ki;
Bir köylü Cenab-ı Peygambere geldi “aleyhissalatü vesselam”, dedi ki; Ya Muhammed “aleyhissalatü vesselam”, bir şeyden bahsediyorsun, bir dinden bahsediyorsun, anlat bana bu dinin nedir? Eğer aklım ererse, aklım yatarsa ben de müslüman olurum ama aklım ermezse, aklıma yatmazsa ben de olmam dedi. Tamam dedi. O zaman hemen hemen bir satır içerisinde bütün İslamiyeti sığdıran bir hadis-i şerif buyurdular. O da şöyle: Et-tâ’zimü li emrillah ve şefekatü li halkillah. Hadis-i şerif böyle. Manası; “Et-tâ’zimü li emrillah”; Allah’ın buyruklarına hürmet etmek, saygı göstermek, kabul etmek. Yapmak demiyor, saygı göstermek diyor, o da iman. “ve şefekatü li halkillah”; karınca olsun, insan olsun, yaprak olsun, böcek olsun, müslüman olsun, kâfir olsun, herkese karşı şefkatli olmak yani merhametli olmak. Acımak daha doğrusu. Onun için yine bir hadis-i şerif var, “Merhameti olmayanın imanı yoktur” diyor cenab-ı Peygamber, Allah korusun. Bir gün banyoya girdim, vallahi 3 tane karınca gördüm, 20 dakikam geçti onu çıkarıncaya kadar. Küçük de. Sıcak suyla ölecek bunlar. Oraya koyuyorum kağıdı olmuyor, hay Allah diyorum, buraya bekliyorum. Yani onları çıkardım ama ben de mahvoldum. O karıncalar orada ölmesin diye. Nasıl insan insanı öldürebilir, benim aklım ermiyor vallahi. Yani bir insan nasıl masum insanları bilmem bir yere bomba koyarak, bilmem ne yaparak öldürebilir, buna akıl ermiyor. Ya biz bu zamanın insanları değiliz. Onun için arkadaşlar; şefkat ve merhamet dinimizin esasıdır. Acıması olmayana, acımayana nasıl acıyacaklar. Hani Evliya mübarek bir zat demiş ki; Allahü tealanın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız siz de O’nun kullarına öyle muamele edin. Affedin, affedici bulun. Verin O’nu da verici bulun. İnsan ne ederse kendine eder.