Enver abiler buyurdular ki;
Bir şey anlatalım, çok kötü bir şey ama sonu güzel. Delikanlının birisi bir kıza âşık olmuş. Kız da hiç yüz vermiyormuş. Şurada bir Yahudi var, müthiş büyü yapıyor, demişler. Gitmiş. Büyücü; bak büyüm nasıl tutuyor; ama sözümü dinlemen lazım. Kırk gün namaz yok ve kırk gün hiçbir iyilik yapmayacaksın. Bir tane iyilik yaparsan büyü tutmaz, demiş. O da, kabul demiş. Allah muhafaza etsin. Kırk gün geçmiş, büyü tutmamış. Büyücü, bir iyilik mi yaptın, demiş. Delikanlı, hayır demiş. Büyücü, eğer bir iyilik yaptıysan tutmaz, büyü ancak çok kötülere tutar, demiş. Delikanlı, tamam, hatırladım. Yolun ortasında büyük bir taş vardı, kimsenin ayağına takılmasın diye aldım, o taşı kenara koydum, demiş. Büyücü, tamam, işte bundan, demiş. Çocuk; aklıma bir şey geldi. Ben kırk gün Rabbimi terk ettim, o beni terk etmedi. Ben böyle Allah’a kurban olayım. Ben Rabbime döndüm demiş, tövbe etmiş. Bunun üzerine o Yahudi de; böyle bir Allah’a ben de iman ederim demiş. Rabbim beni terk etmedi diyor, tövbe ediyor ve bir mürşid-i kâmile gidiyor. Asrın en büyük evliyası oluyor.