Enver abiler buyurdular ki;
Bütün arkadaşlar, hepimiz yoruluyoruz. Ama bu zevkli yorulmakdır. Bir de hüsrâna uğramak var ki, yorul yorul en sonunda heba en mensura. Boş ve hatta felaket peşinde koşarak yorulmak var. Hüsran olur onun sonu. Halbuki bizim bu yorulmaların hepsi ibâdet, hepsi inşallah indi İlahide makbul hizmetlerdir. Ne kadar yorulsak azdır. Bu yorulmaların bereketine inşallah nasibi olanlar Müslüman olacaklar, imanlarını kurtaracaklar ve yanmayacaklar. Ateşte yanıyorum diyen bir kişiye koşmak ne büyük sevabdır. Ya Cehennemden kurtarmak… Cehennemden kurtarmanın yanında evdeki ateşden kurtarmak hiç kalır. Nihayet o ölür birkaç dakika sonra, ama Cehennem azâbı hem dünyâ ateşinden şiddetli, hem de azâp yani azâp. Ondan insanları kurtarmak çok sevap. O bakımdan bizim dünyâ ile, dünyâ mevkileri ile, dünyâ siyasetiyle ne ilgimiz var, ne alâkamız var, poltikayla ne alâkamız var? Ne yaparlarsa yapsınlar. Sonra, şu veya bu diye tefrik etmeksizin Allah’ın kulu oldukdan sonra, ister Amerika’lı olsun, isterse Rus olsun, ister ne olursa olsun. Yeter ki bu insan yanmasın düşüncesinde olmalıyız. Bölücülük, tefrikacılık, bunlar çok kötü şeyler, Allah korusun.