Enver abiler buyurdular ki;
Bir hadis-i şerifte Peygamber efendimiz ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyorlar ki; Allahü azimüşşânı unutarak, Onun kullarına, sevap bekleyerek iyilik yapmayı unutanlar, sırf servet ve şöhret için dünyayı ma’mur etmeye uğraşanlar olmasaydı, bu dünya harap olurdu. Dolayısıyla, ahmak insanlar dünyayı ma’mur ederler. Hepsi böyle midir? Eğer Allahın kullarına iyilik etmeyi düşünüyorsa, bundan sevap kazanmayı bekliyorsa, helal olsun. Bir de kafasında ne servet ne de şöhret olmayanlar var. Eğer dünya bunlarla dolu olsaydı, kimse bir taş üzerine taş koymazdı.
Allahü azimüşşân kalbi kırıkların yanındadır. Bu, hasta olur, borçlu olur, üzgün olur, bezgin olur, ama Allaha yakın olur. Bir eli yağda, bir eli balda olup, tek derdi onları yemek olanla, Allah diye inleyen bir olur mu? İster Ermeni olsun, ister Yahudi olsun, ister Rum olsun, kalbi kırıkların duası alınmalı, bedduasından da Allaha sığınmalı. Mazlûmun kalbi kırık olduğu için, Allaha çok yakındır, onların bedduasından Allaha sığınmalıdır. Mü’min, kimsenin ayağına basmaz.