Enver abiler buyurdular ki;
Her mümine emr-i maruf, nehy-i anil münker farzdır. Bu terk edilirse, başınıza zâlimler gelir, kâfirler gelir ve dualarınız kabul olmaz, buyurulmuş. Ancak bunu yaparken sertlikle değil, yumuşaklıkla yapmak lazımdır. Dine hizmet edecek olanın çilehanede olması lazımdır. Nedir çilehane? Somuncu babanın yerin altında yattığı yer gibi değildir. Bugün çilehaneler; çarşılar, pazarlar, kısacası hizmetlerin yapıldığı yerdir. Dînimize hizmet edenin kızmaması, sinirlenmemesi lazımdır. Hizmet eden karşıdakine hak verecek, ona şefkat gösterecek, onu sevecek, kendini haksız, karşısındakini haklı görecektir. Nefsini ayaklar altına alacaktır. Bizler için başarılı yönetici; mahiyetine, Mübarek Hocamızın sevgisine, hizmetlerin sevgisine kavuşmuş, sadece onlara hizmetçi olmuş, hizmet etmek şerefiyle şereflenmiş olan yöneticilerdir, arkadaşlarımızdır. Elhamdülillah hep Mübareklerden, hizmetlerden bahsettik, hiç kendimizden bahsetmedik. Mübarekler de hep Abdülhakîm Efendi hazretlerinden bahsettiler, hiç kendilerinden bahsetmediler. Şah-ı Nakşibend hazretleri, Alaüddin-i Attar hazretlerine, damadına; Sadece beni taklit et, buyurmuşlar. Başka da bir vazife vermemişler. Hocamızın bizlere vermiş olduğu bazı emanetler var. Mübareklerin hatırına bu emanetlere paspas olmak, hizmetçi olmak zamanıdır. Âmirlik, memurluk devri bitti. Yumuşaklık göstererek, başkasından fedakârlık beklemeden, kendinden fedakârlık yaparak, kitapları okuyarak, emanetlere sahip çıkmak lazım. Farklı kutuplar birbirini çeker, aynı kutuplar birbirini iter. Biz, karşımızdakine uygun hareket etmeliyiz. Bir parça benlik felaket olur.