Enver abiler buyurdular ki;
Bir gün birisi bir arkadaşını, bir kardeşini ziyarete gitmiş. Tabii o zaman en lüks vasıta merkeb. Böyle arabalar yok tabii o zaman. Merkebi ile giderken cenab-ı Hak bir melek yaratmış, melek göndermiş. Demiş ki; “Git bu kuluma sor; nereye gidiyor, niçin gidiyor, ne yapmak istiyor?” Melek, insan şeklinde gelerek diyor ki; “Arkadaş, nereye gidiyorsun?”, “Filan köye gidiyorum.”, “Peki niye gidiyorsun?”, “Arkadaşım, Allah için gidiyorum, seviyorum kendisini.”, “Peki akrabalığın var mı?”, “Yok”, “Peki onunla bir ticaretin var mı, bir alış veriş yapacak mısın orada?”, “Yok.”, “Allah Allah, peki niye gidiyorsun?”, “Allah Allah, Seviyorum, Allah rızası için gidiyorum.”, “Öyle mi?”, “Evet.”, O zaman melek diyor ki; “Bak beni iyi dinle! Ben bir meleğim, beni Rabbim sana gönderdi. Senin, Allah rızası için bu din kardeşini ziyaret etmenden dolayı, Allahü teâlâ çok razı ve memnun oldu ve buyurdu ki; müjdeyi ver kuluma; Allah rızası için bir din kardeşini ziyarete gidenin bütün günahlarını affediyorum.” Ne beleş, ne büyük fırsat. Şimdi kalk git bir din kardeşine; “Yâ arkadaş, bir çay içmeye geldim.” “Ehlen ve sehlen, hoş geldin.” İki laf et orada. Sonra naçizane, hadi git evine gene. Öyle değil mi? Ne olur? Ama çok kârlı olur. Çünkü, Allahü teâlâ bundan razı olduğu için çok kârlı olur.