Enver abiler buyurdular ki;
Âhırette iki yer var. Cennet var, Cehennem var. Her an, her zaman, insan yapacağı bir işte, iki şekilden biri için karar verir. Hangi iş olursa olsun, ne iş yaparsak yapalım, ne söylersek söyleyelim, mutlaka o anda bizim, iki karardan birini tercih etmemiz lazım, yahut da iki imkândan birini tercih etmemiz lazım veyahut da iki yoldan birini tercih etmemiz lazım. Bu kesin böyledir. Peki bunlar ne? Birisi, Rabbim bundan razı mı? Benim bu yapacağım iş, dinime uygun mu? İkinci yol; bundan kimler memnun olur, kimler takdir eder, kimler beğenir? Başta kendi nefsi ve çevresi. Tabii ki; bir ayet-i kerime var Kur’ân-ı kerîm’de; Eûzübillahimineşşeytanirracim “Kim Allah için ise, Allah da onun içindir.” Senin tercih ettiğin yer mühim. Sen eğer bütün menfaatlerini ayaklarının altına alarak, bütün itibarını sıfırlayarak, biraz sonra zaten öleceksin, her şeyini yok ederek, ben Rabbimin kuluyum, Rabbimin kölesiyim deyip de, Onun tarafını tercih edersen, cenab-ı Hak âhırette diyecek ki; “Sen beni tercih ettin. Şimdi sen gel bakalım, benim razı olduğum yere gel.” Yok, insanları memnun etmek için, para kazanmak için, nam-ı şöhret kazanmak için karar verdiysen, çünkü o her an karşımıza çıkacaktır, Allahü teâlâ buyuracak ki; “Kim için çalıştıysan, git ücreti ondan iste. Sen beni tercih etmedin, sen kendini tercih ettin, nefsini tercih ettin. Ben ezelde karar verdim; nefsine uyanları ateşe atacağım diye. Nefsin bana ömrün boyunca, nefsin bana küfretmek üzere senin yanında bulundu. Sen durdurdun, ettirmedin ama o fırsat bulduğu zaman seni en sonunda kâfir yapmak için uğraştı. Olmadın, ne mutlu sana. Ama ne yapayım ki uymadın bana. Doğru öbür tarafa.” Korkunç kötü…