Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Enver abiler buyurdular ki;
İmâm-ı Rabbânî hazretleri “kuddise sirruh” Guvalyar kalesinde üç sene hapsoldu. En kötü hapishane. Hâlbuki; Cuma günleri namaz vakti kapılar kırılıyor, açılıyor, zincirler kırılıyor, Cuma’ya gidiyor, namazı kılıyor, tekrar geri geliyor. Talebeleri diyor ki; “Hocam işte dışarı çıktınız, hadi buyurun gidelim.” “Emire itaatsizlik yapamam. Bu padişah ne yaparsa yapsın, Müslüman adam. Bizim dinimizde emire itaatsizlik tehlikelidir. O bizim emirimizdir.”, buyurdu. Hâlbuki, Selim Cihangir Han hapise attı, ona mektupları da var üstelik. “Ben ona isyan edemem, neyse cezamız çekeriz.” dedi. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki; “Bir sabah namazından sonra manevi vazifemi yapmak için oturdum ama içime inanılmaz bir sıkıntı bastı. Hiçbir şey yapamıyorum. Yâ Rabbi, nedir benim başıma gelen? Yâ Rabbi, bu şeytandan mıdır? Yâ Rabbi, bu nefsimden midir? Bir türlü çıkamadım işin içinden. Sonra, bir müddet sonra o sıkıntı gitti. Yalvardım cenâb-ı Hakka; Yâ Rabbi; bu bana gelen sıkıntı, nefsimden mi geldi, şeytandan mı geldi? Elhamdülillah ki, nefsimden gelmediğini anladım. Ama on sene sonra bunu anladım. İnsanın en çok kandırıldığı, aldatıldığı yer; biri iç hastalık: Nefs, yani iç hastalık.” Doğuştan gelen hastalık. İblisinki, dışardan kapılan bir hastalık.” Grip gibi, üşütme gibi, şu, bu. “Bu zayıftır” diyor. “Eğer iç hastalıktan olsaydı, işte o zaman kahrolurduk” diyor. Çünkü, iç hastalığın tedavisi yani doğuştan gelen huyun, hastalığın tedavisi çok zor. Ama dışardan geliyorsa, işte antibiyotik veriyorlar, birşeyler veriyorlar, onun daha kolay. “Elhamdülillah ki; bu, dıştan gelen hastalık olduğunu anladım da rahatladım. Ama ben bunu kolay kolay anlayamadım, on sene mi onbeş sene mi, ondan sonra anladım ki; iç hastalık ile dış hastalığın arasındaki büyük farkı” buyurdular. Arkadaş bizde hepsi var zaten. Ama bunu unutmayın ki; Hocamız “kuddise sirruh” buyuruyorlar ki, “Gerek iblisin, şeytanın, gerekse nefsin aldatmasından daha büyük tehlikelisi, insanın çevresidir.” Bir yerlerde yaşıyoruz çünkü. O yaşadığımız yerlerden aldığımız kötü gıdalar, ister yayın yoluyla, ister konuşmak yoluyla, ister sohbet yoluyla, ister görerek, aklınıza ne geliyorsa, şu beş duygu organıyla, insan vücuduna yani insanın kalbine giren kötü şeyler, kötü düşünceler, kötü bilgiler, kötü hele hele bidatlerle, hele hele kâfirlerle, cenâb-ı Hakkın yasak ettikleriyle, insan organları, göz, kulak, burun, ayak, el topluyorsa, bunu kalbine dolduruyorsa, bu hastalık her ikisinden daha tehlikelidir.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
Fî emanillah