Büyükler buyurdular ki;
Allahü teâlâ Adem aleyhisselam’a emir verdi; Hâbil ve Kâbil birer kurban kessinler, diye. Hâbil kesti, Allahü teâlâ kabul etti, Kâbil kesti, kabul etmedi. O da feryat etti, neden benim kurbanım kabul olmadı diye. Yine Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerim’de bildiriyor efendim, Allah ‘celle celalühü’, Allah rızası için yapılan hizmetleri ve ibadetleri kabul eder. Hâbil Allah için kesti; Kabil’in ise aklına bile gelmedi. Niye kabul etsin cenâb-ı Hak? İnsan, hediye verdiği, vereceği kişiyi tanır, bilir, ona verir. Bu, nereye gittiği belli değil. Onun için kabul değil, makbul değil. O halde ibadetin asıl makbulü; Rabbimizin rızası için yapılandır. Ama insanları memnun etmek, insanları sevindirmek, Allahü teâlâyı unutarak insanların gönlünü almak için yapılanların hiç birisinin faydası yok. Hiç…