Büyükler buyurdular ki;
Kün fid-dünya keenneke garîbün ev âbiru sebil ve udde nefseke min eshabil kubûr. Bu dünyada bir garip veya yolcu gibi ol ve kendini ölmüş, kabir ehlinden say! Bunu cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyurmuş. Eyüp Sultan’da tam o musalla taşına girerken, kapıda yazılı. Ne olur bu dünyada garip gibi yaşa. Çünki, hiçbir suni itibar, itibar kazandırmaz. Ancak bütün varlığından çıkmış ve Allahü tealanın kuvveti, kudreti imkanları içerisinde, kendini garip gibi his edebilenler, rahat edeceklerdir. Nitekim cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyorlar ki; El fakru fahri. Fakirlikle iftihar ederim. Allah sevgisinden başka her şeyden o kadar sıyrıldım ki, Onu hatırlamaktan, Onu anmaktan başka, içimde dışımda tek bir zerre kalmadı. Bütün bunlardan sıyrıldım ve bununla iftihar ederim. Yani gelip geçici olan, öldüğümüz zaman sıfır olan, hiç olan bir şeyle gece gündüz uğraşanlar, öldükleri zaman sıfır olurlar. O halde, hayatı boyunca hiçle uğraşanlar da, netice itibariyle hiçtir. Değer mi? Birgün hepsini bırakıp gideceğimiz bir nesne için, iftihar etmek, öğünmek değer mi? Hiç değmez.