Büyükler buyurdular ki;
Bir arkadaşımız ile Japonya’ya gittik, orada ihtiyar bir Japon vardı, müslüman olmuştu. Bir dakika önce kâfir, bir dakika sonra Müslüman. Orada sevincimizden kıyamet koptu. O yaşlı Japon’a sorduk, hocam sizin sayenizde çok Japon Müslüman oldu, nasıl muvaffak oldunuz, nasıl başardınız bu işi dedim. Konuşmamakla dedi. Bu Japonlar konuşanı dinlemez. Nasıl yaşıyor ona bakar. Ahlâkı, dürüstlüğü, hal ve davranışları kafasındakinden farklı ise, bir üstünlük görüyorsa ilgilenmeye başlar. Ve öyle bağlanır ki kessen dahi kopmaz. Ama anlatsan anlatsan der ki; bana herkes anlatıyor… Dinimiz ilm-i hâldir. Yani ilim öğren, hâllen. İlim öğreniyorsun, hâl sahibi oluyorsun. İlim ilim değil, ilm-i hâl. Tam ilmihâli bunun için söylemişler.