Büyükler buyurdular ki;
Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” anlatarak, konuşarak, oturarak, yaşayarak anlattığı bir İslamiyet var; bir de konuşmadan, anlatmadan anlattığı İslamiyet var. İslamiyet güneş gibi, buyuruluyor. Güneşte iki özellik vardır. Bir ışık verir bir de enerji verir. Işık aydınlatır, enerji hayat kaynağıdır. Peygamber efendimizin kalbi “aleyhissalatü vesselam”, güneş gibi idi. İki özelliği vardır. Nûr verirdi, aydınlatırdı; ikincisi feyz verirdi, hayat sunardı. İşte bu nûr ve feyz almak kâbiliyetinin en yücesini Allahü teala, Eshab-ı kiramda “aleyhimürrıdvan” yaratmıştır.
İnsanın yaptığı amellerin, ibadetlerin kabul olup olmama ihtimali vardır. Yaptığı ibadetlerin Allahü teala katında kabul edilip edilmemesinde elbette ki şüpheler var ama birine yemek yedirirse, vallahi de billahi de kabul olur. Hiç şüphe yoktur.