Büyükler buyurdular ki;
Hiçbir mü’minin bir müşid-i kâmile kavuşmadığı müddetçe imanını kurtarması zordur. Bu öyle bir farz ki; bir mürşid-i kâmil diyelim ki Hindistan’da olsa, mü’minin malını, mülkünü, her şeyini satıp, onun yoluna düşmesi ve o zatı bulması, imanını kurtarması için farzdır. Çünki Hazret-i Peygamberi “aleyhissalatü vesselam” görmeyen, O’na iman etmeyen nasıl müslüman olsun. Onlar Peygamberlerin vârisleridir. O halde böyle bir vârise kavuşmalıdır. Büyükler; bir müslüman Allahü tealanın emirlerine tam uysa, haramlardan tam sakınsa, islamiyyetin tüm emirlerini tam olarak yerine getirse, bunun imanla gitme ihtimali vardır; ama bir mürşid-i kâmile kavuşanın imansız gitme ihtimali yoktur, buyurmuşlar. Onlar bizi sahipsiz bırakmıyorlar. Onun için, dünyanın en zengin, en bahtiyar insanlarıyız. Yeter ki nankör olmayalım. Böyle bir seadete, böyle büyük bir nimete kavuşmuşken üç – beş paralık sıkıntılar için şikayetçi olmayalım.