Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Büyükler buyurdular ki;
Bir derviş, hocasını ziyârete gidecekmiş. O devirde hocalarını ziyârete giderken talebeler tıraş olup saçlarını kazıtırlarmış. O derviş de berbere gidip, koltuğa oturmuş, saçının yarısı bittiğinde bir külhanbeyi içeri girmiş. (Fesi yan giyilmiş, ceket omuzlarda, ayakkabı sivri burun, topuğunun üzerine basılmış); “heeeyt” demiş. Derviş’in kafasına bir şaplak vurup; kalk bakalım kelek, sıra benim demiş. Derviş; emrin olur ağam demiş ve kalkmış.
Tıraş sırasında külhanbeyi, nâber kelek diye dalga geçmiş. Külhanbeyinin tıraşı bitiyor ve dışarı çıkıyor. Kapıdan çıkmasıyla bir gürültü kopuyor, bir de bakıyorlar ki, külhanbeyi yere kağıt gibi yapışmış, üzerinden kamyon geçmiş.
Berber zekî adammış, “derviş ağam, bu ceza ağır olmadı mı” demiş. Derviş de; “Vallahi ben birşey yapmadım, ama benim hocam, talebelerine evlâtlarından daha çok düşkündür. Talebesine bir şaplak vuran iki şaplak yer. Ceza hocamdan geldi” demiş.
Fî emanillah