Büyükler buyurdular ki;
Allahü teala İsa aleyhisselama (Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkların ibâdetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikce ve düşmanlarımdan uzaklaşmadıkca, hiç fâidesi olmaz), Mûsâ aleyhisselama da; (Yâ Mûsâ! Dostlarımı benim için sevdin mi ve düşmanlarımdan benim için uzaklaştın mı?) buyuruyor. Her mü’min, Allahü teâlâyı sevmeyenleri sevmemeli, islâmiyyete yapışanları sevmelidir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”; (İbâdetlerin efdali, müslimânları müslimân oldukları için sevmek, kâfirleri, kâfir oldukları için, sevmemekdir) buyurdu.
Muhabbet, sevgilinin dostlarını sevmeği, düşmanlarını da sevmemeyi îcâb ettirir. Bu sevmek ve sevmemek, sâdık olan âşıkların elinde ve irâdesinde değildir. Çalışmaksızın, zahmet çekmeksizin kendiliğinden hâsıl olur. Dostun dostları güzel görünür ve düşmanları da çirkin ve fenâ görünür. Dünyânın güzel görünüşlerine kapılanlara hâsıl olan muhabbet de, bunu îcâb etdiriyor. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin düşmanlarında kesilmedikce sözünün eri sayılmaz. Buna münâfık, ya’nî yalancı denir.