Büyükler buyurdular ki;
Birçok talebesi, dergâhı olan bir zatı, talebelerinden biri, perişan halde, Bağdat’ta tellaliyelik yaparken görmüş. Acaba yanlış mı görüyorum diye tekrar tekrar bakmış. Evet, gördüğü o zat. Yanına varıp, siz falan zat değil misiniz diye de sormuş. Evet demiş, sen de falancasın demiş. Hocam demiş, söylemek mecburiyetinde değilsiniz fakat çok merak ettim. Siz ne yaptınız da bu hallere düştünüz? Söylememde bir mahzur yok. Bilin ki siz ibret alın, bu hallere düşmeyin. Bir gün evime misafir gelmişti. Yemekte balık vardı. Misafire ikram etmeden önce balığın iyi taraflarını kendime ayırıp, kalanını, kılçıklı tarafını ona verdim. İşte başıma ne geldiyse bundan geldi, demiş. Dinimizde, müslümanın müslüman kardeşini kendisine tercih etmesi gerekir. Her şeyin en iyisini ona vermesi lazımdır.