Acımız yeni,
Hüznümüz büyük.
Enver abimsiz ilk cuma…
Bugün buraya Enver abimin bir sohbetini bütünüyle koymak istiyorum.
Zaten evvelkilerde Enver abimin sözlerinden nakillerdir.
Enver abimden veya hocamızdan duymadığım bir meseleyi burada hiçbirzaman yazmadım.
Pırlantaların arasına cam paralarını karıştırmadım.
Enver abim buyurdu ki;
“Şifalı su vahşi hayvanların, balta girmemiş ormanların içinde bulunurmuş. Elde etmesi zordur. Ab-ı hayat zulûmatta bulunur. Bu sözün manası; yüz tane yanlışın arasına karıştırılmış bir tek doğru var, bu doğruyu bir defada bulmağa mecbursunuz. Ehl-i sünnet itikadı tek doğru yoldur. Bir çok bid’at fırkasınının arasında bunu rehbersiz bulabilmek mümkün değildir. Çünki yanlışı bulmak hem kolaydır, hem nefse hitap ettiği için çok tuzaklar vardır. Doğruyu bulmak için daima zorluk çıkarılır. Bunca zorlukların arasında doğruyu bulabilmek çok zor bir iştir. Ab-ı hayat zulûmatta bulunur, bu demektir. Cenabı Hakkın bir kuluna hidayet nasip etmesi demek, böyle bir Ehl-i sünnet âlimini ona tanıtmasıdır. Mübarekler, hocamız buyurdular ki; bu Ehl-i sünnet itikadı çok kıymetlidir ve çok zor bulunur. Nasıl ki ab-ı hayat balta girmemiş karanlık ormanlar içindeyse, bu Ehl-i sünnet itikadı aynı onun gibi kavuşulması çok zor olan bir nimettir. İşte bu çok kıymetli cevheri Allahü teala çöplüğe koymaz. Eğer arkadaşlarımızın, abilerimizin, ablalarımızın kalbleri buna layık olmasaydı bu cevher bu kalblere nasip olmazdı. Bu cevher bu kalblere yerleştirilmişse arkadaşlar binlerce defa Cenabı Hakka şükretmelidir. Arkadaşların, Ya rabbi kalbi de yaratan sensin, ona o cevheri de yerleştiren sensin, bize bu nimeti nasip ettiğin için hamd ederiz demeleri lazımdır. Bir müslümana ilk lazım olan şey imandır. İmandan hemen sonra lazım olan ilimdir. İlim öğrenmek kadın ve erkek her müslümana farzdır. Ne ilmi öğrenmek farzdır. İnsanların kendini kurtaracak kadar ilim öğrenmesi farzdır. Öğrendikten sonra öğrendiğini öğretmekte farzdır, ayrıca öğrendiğini tatbik etmekte farzdır. Bir Müslüman bir ibadeti yapmayınca günaha girer, bilmiyorsa ikinci bir günaha daha girer. İlim öğrenmemek felakettir, öğretmemekte felakettir, tatbik etmemek en büyük felakettir. Ali huzur pınarını kurdu, bu işi yapıyor, kaynağıda belli. Kitapların reklamını gördüm, sitenin yeni hali çok güzel olmuş. İlim öğretmek, kitap vermekle olur fakat evvela verdiğimiz kitabı kendimiz okumamız lazım. Ali bunları beynine yazıyor şimdi, sonra bilgisayara yazacak. Huzur Pınarında anlatacak.
İnsan su içerken, içki içenleri taklit etse, düşünse, şarap olur, içki olur, aynı günaha girer. Kim kime benzerse, ondan olur. Giyinirken, konuşurken benzediğin an, onlarla haşr olursun. Yani düşün ki, ateş tarlasına giriyorsun, buraya bastığın zaman yanıyorsun, şuraya basarsan bir şey olmuyor. Sen bunun altında mayın mı var, bubi tuzağı mı var, nereden bileceksin? Bilemezsin. Bu tarlada dümdüz yürüyemezsin. Mutlaka elini birinin tutması, bak buraya basma, bu yanlış, buraya git, buradan yürü demesi lazım. Yoksa gözünü kapat yürü, nereye yürüyorsun? Ortalık mayın tarlası. Mübarekler buyurdular ki; Zifiri ormanlarda, karanlık, balta girmemiş ormanlarda, vahşi hayvanların bir araya toplandığı ormanların ortasında bir su vardır. Ona ab-ı hayat derler. Yani o sudan içen insan hiç ölmez. Nasıl ki Cennet sonsuzdur, Cennetlik olur. Sonsuzluk Cennete mahsustur, o sudan içen Cennetlik olur. Ama yüreğin varsa, yürü. İki adım atar atmaz yılanlar, vahşi hayvanlar paramparça ederler. Ama o suyu içmezsen, Cennete gidemezsin. O su ancak ab-ı hayattır. İşte kardeşim, bu bizim yolumuzun büyükleri, o suyu alıp getirdiler, bize o suyu veriyorlar. Onun için, bu sudan içenler, Cennetlik olacaklar inşallah. Çünki biz gidemeyiz, onlar gidip getirdiler. Bu fırsat kaçar mı? Peki nedir o vahşi hayvanlar? haramlar ve kötü insanlar efendim buyurdular, bunların zararının yanında vahşi hayvanlar hiç kalır. Bunlar yol kesici. İşte büyükler, o yol kesiciler arasından hocaları sayesinde gidiyorlar, o suyu getiriyorlar. Kim bu sudan istiyorsa buyursun gelsin diye ilan ediyorlar. Nasibi olan geliyor, bir damla içiyor, kurtarıyor kendini. Onun için, ne olur bu sudan için. Bu su, Tam İlmihal Seadet-i Ebediyyedir. Bu su, Mektûbât-ı şeriftir. Bu su, Kur’an-ı kerimdir. Bu su, hadis-i şeriflerdir. Bu su, abilerdir.”
Allahü tealaya emanet olunuz efendim.
Âb-ı hayat: Enver abimizin sevgisidir, Enver abimizin sevdiklerinin sevgisidir.
Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cuma gününü tebrik eder,
müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
ali zeki osmanağaoğlu