-HAYATINDAN KESİTLER-
Abdülhakim efendi hazretlerinin vefatı:
-5-
Üç kulhüvallâhü ve kûl eûzüleri okudum, üfledim. Bakdım, gözlerini kapamış, uyuyacak mübârek. Onun için yatarken kul eûzüleri okuyalım. Efendi hazretlerinin sünnetidir. Bu bizim büyüklerimiz, peygamberlerin varisleridir, vekilleridir. Ne mutlu onları tanıyanlara. Sevmek şöyle dursun, tanımak ne büyük ni’met. Hele tanıdıkdan sonra sevdi mi, se’âdete kavuşdu demekdir. Feyz yolu açılır o zemân. Feyz gelmeğe başlar kalbden kalbe. Allah Allah,.. ne günlerdi. Bütün hizmetini ben yapardım. Bunlar bizim için bir şerefdir, ni’metdir. Onbeş günlük izni bitip, askerler geri almaya geldikleri zemân, o gün vefat etmişdi. Vefâtından önce yanında idim. Haydi sen git artık dedi. Sabâha karşı vefât etmiş. İyi ki yanında yokdum. Dayanamazdım ki. Ertesi gün, Fârûk bey’in evinden dâmâdı İbrâhîm bey’in Keçiören’deki evine getirilip bahçede gasl edildi. Keçiören’den Bağlum’a götürdük. Otomobile koydular. Akşam ezânı henüz okunmuş idi. Hava hafif yağıyordu. O zemân reis-i cumhur İnönü idi. Efendim, otomobili açtılar, otomobilin içine tabutu koydular. İbrahim Arvas bey vardı, Efendi hazretlerinin damadı. Ve meb’usdu o, Van meb’usu idi. Beni aldı, tabutun yanına oturtdu. Sen subaysın, jandarmalar görürse karışmasınlar dedi. Beni tabutun başına oturtdu. Öyle gittik okuya okuya. Efendi’nin ruhuna hep okudum. Sonra götürdük. Orada kabristanda nemâz kılındı. Keçiören’de kılınmıştı zaten. Orada da Bağlum’lular vardı, müslimân insanlardı. Şimdi onların hiçbiri sağ değildir. Nemâzı kıldık, Efendi hazretlerini kabre koydular. Oranın imamı Mekki efendi’ye, “İn de, başındaki sargıyı aç, sünnettir” dedi. Kefenin başı da bağlı böyle. Aç dedi o bağı. Mekki efendi dedi ki; “Ben inemem, Hilmi insin”. Çünki ağlıyordu, aklı başında değildi Mekki efendi’nin. Hilmi insin, dedi Mekki abi.
-devamı var-
Ey gözlerimin nûru, ey cândan yakîn cânân!
Abdülhakîm Arvâsî, hasta rûhlara dermân!
Bizler nerde siz nerde, perdeler feth olmuyor,
Sizden uzak kaldıkca, kalbler râhat bulmuyor.
Sohbetden, muhabbetden, dâim konuşurdunuz,
Talebe, hocası ile ölçülür, diyordunuz.
Adım adım, hakîkat yolunu geçmişsiniz!
Rûhları serhoş eden, şerbetden içmişsiniz!
Dünyâ yok gözünüzde, kalb sâhibi ile meşgûl,
Sensin cihânda şimdi, Rabbin en sevdiği kul