-HAYATINDAN KESİTLER-
Bursa’da ikamet etmeleri:
-3-
Bursa’da züccaciyeci hacı Mehmed efendi vardı. Ondan alış-veriş yapardım. Yaşlı,… yetmiş-seksen yaşlarında. Oğulları vardı. Oğulları, dükkanda yardım ederlerdi babalarına. Oğullarından biri Tevfik efendiydi. Tevfik efendi Alî Haydar efendi’nin talebesiymiş. Tevfik efendi’ye dedim ki; Ali Haydar efendi gelince bana da haber verin, kendisini ziyaret edeyim, dedim. Bir gün dediler ki; Alî Haydar efendi Bursaya gelmiş. Tevfik efendi’nin evindeymiş. Tevfik efendi’ye sordum. Alî Haydar efendi gelmiş, bir görsem onu dedim. Tevfik efendi, benim gitmeme lüzum yok, sen bizim evi biliyorsun dedi. Birkaç kere gitmişdim evine. Gitdim, kapıyı çaldım. Kapı açıldı. Yukarı çıkın dediler. Yukarı çıktım, bir odaya girdim. Baktım iri yarı bir adam diz çökmüş oturuyor. Alî Haydar efendi de, iki kulağı hiç işitmiyor. Bazen Efendi hazretlerinin bahçesinde gül aşısı yapardı. Oturmuş yere bir şeyler anlatıyor. Ama ben onun iki kulağının işitmediğini biliyordum. Yazdım bir kağıda, “Bendeniz Seyyid Abdülhakîm efendi’nin manevi evladıyım. Karamürsel fabrikası müdürü Ziya bey’in damadıyım” dedim. Bu Alî Haydar efendi’nin iki çocuğu boştaymış, işsizmiş. Bu iki çoçuğunu fabrikaya almış Ziya bey. Fabrikada, onlara maaş veriyor, geçimlerini sağlıyor. Babaları da tabi benim kayınpederimi seviyor. Oğullarına iş buldu diye. Kağıdı rahleye koydum. Yazdığım kağıdı okuyunca hemen ayağa kalkdı, “Sen ha! Seyyid Abdülhakîm Efendi hazretlerinin evladı demek, benim kardeşim demektir” dedi, bana bir sarıldı sıktı, iri yarıydı. Alî Haydar efendi, Efendi hazretlerini severdi. Orada sohbet esnasında beni imtihan etdi. “Evliyam gök kubbem altında gizlidir sözünde gök kubbe nedir” dedi. Sıfat-ı beşerdir dedim, o da çok beğendi, aferin dedi. Oturduk bir şeyler konuşdu. Ben bir şey konuşmuyorum tabi, edeple oturdum dinliyorum. Biraz sonra kapı çalındı. Başkalarıda geldi, kalabalık oldu. Sohbet sırasında Ali Haydar efendi Binbaşıdan edep öğrenin dedi, sevdi beni.
-devamı var-
Mecnûn olmuş gezerim, aşkınla bunca yıldır,
yâ bu aşkla öleyim, yâhud yanına aldır.
Ayrılık perdelerin, bir bir gözümden kaldır,
en kıymetli günlerim, ne çâre hicrân oldu.