-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-293-
-293-
Bir ay sonra düğünümüz oldu efendim. Düğün olduğunun, ertesi gün aldım ben bizim hanımı, Efendi’ye gitdik. Fâtih’den Eyyüb’e Efendiyi ziyârete gitdik. Odada kimse yokdu başka. (Efendim bu sabah bunlar hâtırıma geldi de anlatıyorum size. Evde bugün bunları, o tatlı günleri hep hatırladım, ağladım evde bu sabah). Ertesi gün Efendi hazretleri’ne gitdik. Odaya girdik, tenhâydı, kimseler yoktu. Efendi hazretleri tekbaşına oturuyordu. Bizi de karşısına oturtdu, yan yana. Efendi hazretleri benimle başdan konuşmadı, evvela bizim hanıma, “Hilmi’den memnûn musun?” buyurdu. Çok büyük bir imtihân geçirdim. Ya, râzı değilim, memnûn değilim derse, diye ödüm patladı orada. Acabâ ne cevâb verecek diye merâkla bekledim. Bizim hanım da, “memnûnum” dedi. O kadar,.. başka birşey demedi. Ben de sevindim. Bu sefer (hanımanneye) bizim hanıma, ne dedi efendim biliyormusunuz?.. “Sen benim kızım mısın, gelinim misin?” diye sordu. Tabii hanımanne susdu, şaşırdı çünki. Ben de öyle dinliyorum. Bizim hanım cevâb vermeyince, Efendi hazretleri kendisi cevâb verdi. Ne dedi biliyormusunuz? Bana en büyük müjdeyi verdi orada. “Sen benim hem kızımsın, hem de gelinimsin” dedi. Ne demek gelinimsin? Bunun ma’nâsı, Hilmi benim oğlumdur demek. Bunun ma’nâsı budur. Ben bu müjdeyi aldım, elhamdülillah. Bu da benim için ikinci müjde oldu. Efendi hazretleri beni şımartmamak için, Hilmi benim oğlum demiyor da, bizim hanıma, “Sen benim hem kızımsın, hem de gelinimsin” diyor. Orada bu müjdeyi aldım.
-devamı var-