-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-569–
-569–
Damat hazretlerinin adı, Abdurrahman Bin Muhammeddir. Efendim, bu mübarek zâta neden Damat diyorlar, size anlatayım. Bu mübarek zâtın ana babası vefat etmiş, kimsesi de yokmuş. Edirnekapı’nın dışında iki odalı bir bağ evi varmış. Damat hazretleri genç talebe iken, dışarıda kar ve fırtınalı bir havada, bir kış gecesi mum ışığında, evinde ders çalışıyormuş. Gece yarısı kapısı çalınmış, hayırdır inşallah deyip, besmeleyle kapıyı açmış. Kapıda genç bir kız varmış; “Efendim, yolumu kaybettim, evimizi bulamadım. Burada bir ışık gördüm, ışık yanan eve gidip oraya sığınayım dedim. Dışarısı çok soğuk, beni bu geceye mahsus evinize misafir alır mısınız” demiş. Genç talebe peki demiş, içeri alıp yandaki odayı göstermiş. Kendisi yine mum ışığında ders çalışmaya devam etmiş. Aradan biraz zaman geçince, kız, acaba bu genç ne yapıyor diye merak etmiş. Kapı aralığından bakmış, genç ders çalışırken arada bir elini muma tutuyor, yanınca geri çekiyor ve ders çalışmaya devam ediyormuş. Bu hal sabaha kadar devam etmiş. Sabah olunca kız çıkıp gitmiş. Kız evlerine gelmiş, ailesi perişan bir şekilde, kızım sen geceyi nerede geçirdin? Bütün gece seni aradık, demişler. Kız da, evimizin yolunu kaybettim, Edirnekapı civarında şehre uzak bir yerde bir ışık gördüm, oraya sığındım. İki odalı bir kulübe, bir genç ders çalışıyormuş, beni içeri aldı, demiş. Babası şaşkına dönmüş, kızım ne diyorsun sen, yalnız yaşayan bir gencin evinden bahs ediyorsun, deyince, kız, baba korkma, benim yüzüme bile bakmadı. Beni öbür odaya geçirdi, sabaha kadar ders çalıştı. Bir ara kapı aralığından baktım, derse ara verip mumda parmağını yakıyordu. Sabaha kadar ara ara hep mumda parmağını yaktı, demiş. Bu genç kız, vezirin kızıymış. Vezir iki asker gönderip, bu genç talebeyi makamına getirtmiş. Gence, dün gece benim kızım yolunu kaybetmiş, sizin eve misafir olmuş, demiş. Genç, evet efendim, doğrudur, demiş. Ders çalışırken derse ara verip, arada bir parmağını muma tutup yakmışsın, acıyınca elini çekip derse devam etmişsin. Bu hal sabaha kadar devam etmiş. Neden arasıra parmağını yaktın, demiş. Genç talebe de, efendim, ders çalışırken şeytan vesvese verdi, ben de, eğer şeytana uyarsan, yarın vücudunun tamamı yanacak. Şimdi sadece parmağın acısına dayanamıyorsun, bütün vücudun yanınca nasıl dayanacaksın dedim, parmağımı sabaha kadar yaktım. Kızınızın yüzüne bile bakmadım, demiş. Vezir de, benim damadımsın, kızımı sana verdim, demiş. Bu genç daha sonra ulemanın büyüklerinden olup, Mecmâül Enhûr adında çok kıymetli bir kitap yazmış. Herkes Damat diye anıyor. Damat hazretleri olarak tanınıyor.
-devamı var-