-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-575–
-575–
Müslimana gelen her şey ni’metdir, hayrdır. Müslimanları, parayla dahi doyuran sevâba kavuşur. Allahü teâlâ hepimize se’âdet-i dareyn ihsan eylesin. “Vücûdumun her zerresi dile gelse de, şükrünün binde birini yapamam bile” buyuruyor, İmâm-ı Rabbânî hazretleri. Dînini yaymak hizmetinde kullanıyor bizleri Allahü teâlâ. Çok büyük ni’mete mahzar olmuşuz kardeşim. Elhamdülillah, çok şükr Allah’ımıza. Bu nimet, bütün dünyâ ve âhiret ni’metlerinden üstündür. Çünki, peygamberlik vazîfesidir bu. Peygamberlerin varisleridir bu hizmeti yapanlar. Cennetdeki melekler buraya gıbta ediyor, imreniyor: “Asuman secde künet behr-i zemînî ki deru, yek-dü kes, yek-dü nefes behr-i Hüdâ bini şinent.” Efendi hazretlerine gitdiğim zeman 18 yaşındaydım. Bunu yazdırdı bana. Yazdırdı, okutdu, ma’nasını verdi. “Asuman secde künet” gökteki melekler imrenirler, Âsumân, gökler demektir. Secde künet, secde eder ya’nî imrenir. Gökler nasıl imrenir; bu belagatdir. Kur’an-ı kerimden, Efendi hazretlerinin verdiği bir misal var: Kur’ân-ı kerîmde git köye sor buyuruluyor. Köye sor ne demek, taşa, toprağa mı soracak? Bu, köydekilere sor demektir. Göklerin imrenmesi de, gökdeki meleklerin imrenmesidir. “Behr-i zemîni ki” öyle bir yere ki, “yek-dü kes” az bir zeman, “yek-dü nefes” az bir nefes alacak kadar, kısa bir zeman, “behr-i Hüda” Allah rızası için, “bini şinent” otururlar, görüşürler. Birkaç müslimânın Allah rızası için oturup da sohbet etdikleri yere gökteki melekler imrenirler. Cennet de dâhildir buna. Cennet 6. kat göktedir. Binaenaleyh, cennetteki melekler imrenirler, o müslimânların oturduğu, sohbet etdiği yere. Ya hizmet etdiği yer, ya burası! Bütün mahlûkatın imrendiği bir yer burası kardeşim. Niçin!.. Sizin sayenizde; “Şeref-il mekan-i bil mekin.” Bir yerin kıymeti, şerefi taliblerine tâbi’dir. Orada bulunanlara tâbi’dir. Gökler imreniyor, hoşlarına gidiyor. Niçin! Siz varsınız diye. Yoksa taşın, toprağın ne kıymeti var. Oraya kıymet veren sâhibleridir, orada bulunanlardır. Onun için, bu ni’meti bize ihsan eden Rabbimize hamd olsun. Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah, bu büyük ni’metin karşısında dünyâ zevkleri, dünyâ malları ne kalır ki, hiç!.. Onun için bu dünyânın hayrına ve şerrine, vücûduna ve ademine hiç üzülmemelidir. Olsa da, olmasa da…
-devamı var-