-HAYATINDAN KESİTLER-
Öğretmenlik hayatı:
-5-
Bursa Askeri Lisesinde iki-üç sene kimya muallimliği yaptıktan sonra, 1949’da Öğretim Müdürü oldum. Okula yeni bir kumandan tayin edildi. Kurmay Albay Adnan bey. Ben binbaşıydım. Beni çağırdı. “Müdürüm gel, seninle Bursa şehrine inelim, tanışma ziyareti yapalım” dedi. Beraber Bursa’ya indik. Evvela valiyi, sonra belediye başkanını, polis müdürünü ziyaret etdik, tanışdık. Nihayet, sıra mekteblere geldi. Bursa Erkek Lisesine girdik. Lise müdürü, kimyager Rıfat bey, yaşlıca bir adam. Odasında bize kahve ısmarladı. Kahve içerken bizim kumandan -latife olsun diye- “Sayın müdürüm, mektebinizin en havadar, en aydınlık, en ferah odasını kendinize ayırmışsınız. Bu haksızlık değil mi?” dedi. Lise müdürü Rıfat bey şöyle bir cevab verdi: “Yok kumandanım, yanılıyorsunuz. Bu oda mektebimizin en iyi odası değildir. Mektebimizin her odası böyle iyidir. Her odası böyle havadar, aydınlık, ferahdır. Çünki bu mektebi II. Sultan Abdulhamid han yapdırmışdır. Memleketin her tarafında, her vilayetinde, aynı şekilde, aynı binaları yapdırmışdır. Binaların yerini kendisi serâydan emr etmişdir. Bu binayı, Bursa’da öyle bir tepe üzerine kondurmuşdur ki, ne kadar yol açılsa, istimlak edilse, bu bina yıkılmaz. Çünki buradan yol geçmez. Bursada Keşiş Dağı olduğu için, güneş geç doğar, akşam erken batar. Yani Bursa’nın gündüzleri kısadır. Bu mektebi öyle bir yere yapdırmış ki, güneş sabahleyin önce bu mektebe gelir, akşam en son buradan ayrılır. Yani Bursa’nın en aydınlık mektebidir burası dedi. Bu mekteb öyle sağlam yapılmış ki, senelerden beri bir tamir görmemiş. Halbuki karşımıza geçen sene Ticaret Lisesi yapıldı, müsabakalar yapıldı. Birinciliği kazanana çok paralar verildi. Ve onun planına göre bina karşımıza yapıldı. Belki teşrif etmişsinizdir veya biraz sonra göreceksinizdir. Daha sokak kapısından içeri girdiniz mi, abdesthane kokusu sizi karşılar. Geçen sene yapıldı, bu sene duvarları çatladı. Şimdi tamir edilmektedir. Biraz sonra göreceksiniz. Ben Manastır’da, bu binada okudum. Çünki, tâ Manastır’dan Haleb’e, Şam’a kadar her vilayete aynı binaları yapdırmışdır.” Ben de bunu tasdik ederim. Çünki Ankara’da Yenişehir istasyonunun yanındaki kayaların üstünde Ankara Lisesi, taş bina, Bursa’daki Erkek Lisesi’nin aynısıydı. Fekat Sultan Abdulhamid han’ın eseri olduğu için, ismi unutulsun diye yıkdırıldı. Yerine Tıp Fakültesi hastanesinin bir kısmı yapıldı.
-devamı var-