Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, muhtelif zamanlarda yazdığı mektûplarından bazılarında şöyle demektedir:
“Allahü teâlâya hamd, Muhammed aleyhisselâma, temiz âline ve seçkin Eshâbına salât ve duadan sonra biliniz ki, bir kimse kendisini iyi sıfatlarla süslenmiş, güzel ahlâkla bezenmiş bilir ve görür, kendini bir başkasından üstün tutarsa, bu, ulûhiyyet da’vâsına kalkışmak olup, sonsuz olarak tard olmasına sebep olur. Allah korusun! Nitekim iblîs (şeytan); “Ben ondan (Âdem aleyhisselâmdan) iyiyim” dedi ve bu sözü onun kovulmasına sebep oldu. O hâlde son derece korkmalı ve titremelidir ki, hiçbir talebeyi, hiçbir kimseyi hattâ içki içeni dahi, kendinden aşağı bilmemelidir. Bu, içki içmek haram ve kötü değildir manâsına düşünülmemelidir. Böyle i’tikâddan Allahü teâlâya sığınırız. Belki son nefeste kimin imânla gidip gidemeyeceğinin bilinmediğindendir. Çok içki içenler vardır ki, sonunda pişman olup, titreyen elleriyle, Hakîm-i mutlakın dergâhının istiğfar, pişmanlık ve tövbe eteklerine sıkıca tutunmuş, iyiler defterine kayd olmuşlardır. Çok riyâzet çeken zâhidler vardır ki, sonunda fâcirler tarafına kaymış, belki küfür alâmetlerini işlemişlerdir. Allahü teâlâdan dünyâ ve âhırette bize afiyet vermesini isteriz.
Var olduğun müddetçe, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına iyi yapış. Size Allahü teâlâyı çok anmanızı, O’na sığınmanızı, geçici olan dünyâya gönül vermemenizi, devamlı ve sonsuz olan âhırete çok rağbet etmenizi, ölümü, kabirdeki yalnızlığı, hesap gününe tam olarak hazırlanmayı, sünnet-i seniyyeye yapışmayı, bid’atlerden yüz çevirmeyi tavsiye ederim.”
“Size; hilm sahibi (yumuşak huylu) olmayı, müsamahayı, câhillerden yüz çevirmeyi, dedikodu yapmamayı, az konuşmayı, iyi işlerle meşguliyete devamı, son nefeste îmânla gitmenize dua etmeleri için fakirlere iyilik etmeyi, devamlı yalvarma ve kırık kalp üzere bulunmayı tavsiye ederim.”
Büyüklerimiz şöyle buyururlar: “Allahü teâlânın bir kulundan yüz çevirdiğinin alâmeti, o kimsenin Allahü teâlânın velî kullarına dil uzatmasıdır.” O büyüklere dil uzatanları dinleyen kimse de onlardandır. Bilakis o büyükleri inkâr edenlere, iftiracılara mâni olması lâzımdır.”
“Size tavsiyem şudur ki: Takvâ üzere olun. Allahü teâlâya itaat edin. İnsanlara eziyet ve sıkıntı vermeyin. Bilhassa Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvere haremlerinde (içinde) böyle bir durumdan sakının. İnsanlar seni gıybet etseler de, sen kimseyi gıybet etme! Kimseyi hor ve hakîr görme. Kendini başkasından üstün tutma. Bütün gayretinle kalbî ve bedenî ibâdet ve tâatleri yerine getirmek için çalış. Kendini hiçbir hayır iş yapmamış kabul et. Niyet, ibâdetin rûhudur. Niyet ise, ihlâsla mu’teber olur. Ben doğduğumdan beri hiçbir hayır yapmadığımı kabul ediyorum. Hâlbuki sen, beni senden daha üstün biliyorsun. Eğer kendini her hayırda iflâs etmiş kabul etsen bile, Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesme.
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi