Mazher-i Cân-ı Cânân “kuddise sirruh” hazretleri, büyük günah işlemiş bir kadının kabri yanına oturmuştu. Kabre teveccüh eyledi. “Bu mezarda Cehennem ateşi var. Kadının îmanlı olmasında şüphe ediyorum. Rûhuna hatm-i tehlîl (Yetmişbin Kelime-i tevhîd) sevâbı bağışlıyacağım. Îmânı varsa affolur” buyurdu. Hatm-i tehlîlin sevâbını bağışladıktan sonra; “Elhamdülillah, îmânı varmış. Kelime-i tayyibe, tesîrini gösterip azâbdan kurtuldu” buyurdu. Hadîs-i şerîfde; “Bir kimse, kendisi için veya başkası için yetmişbin adet Kelime-i tevhîd okursa, günahları affolur” buyuruldu.
Birgün yağmur yağmıştı. Soğuk ve şiddetli de bir rüzgâr esiyordu. Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri üşüdü. “Yâ Rabbî; üzerimize değil etrâfımıza yağsın!” buyurdu. Üzerlerindeki bulut etrâfa doğru açıldı, dağıldı. Duasının bereketi ile üzerlerine yağmadı.
Bir kimse, ölüsünün azâbda olduğunu rüyâda görüp, Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerine mağfiret olunması için dua etmesini istirhâm etti. Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri de dua edip; “Allahü teâlâ, ölünün günahlarını mağfiret eyledi” diye de ona müjde verdi. O kimse tekrar ölüsünü rüyâda gördü ve ölüsü kendisine; “Hazret-i Mazher’in duası bereketi ile azâbdan kurtuldum” dedi.
Mazher-i Cân-ı Cânân “kuddise sirruh” hazretlerinin bir komşusu vardı. Onu severdi. Ölüm hâline gelmişti. Şefkatinin çokluğundan; “Yâ Rabbî, onun ayrılığına dayanamam, ona en kısa zamanda şifâ ver” dedi. Hemen şifâ buldu. Sanki hiç hasta olmamıştı.
Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri, şehid olarak vefat etti. İslâmiyetin yayılması ve insanların hakiki saâdete kavuşmaları için çok üstün hizmetler yapmıştır. Her biri üstün birer cevher olan kıymetli zâtlar yetiştirmiş ve onları insanlara rehberlik yapmakla vazîfelendirmiştir. Talebeleri de bulundukları yerlerde insanlara İslâmiyeti öğretmişler, îmânlarının vicdânileşmesini sağlamışlardır. Böylece her biri bulunduğu yerde İslâmiyete uyulmasına, güzel ahlâkın yayılmasına ve insanların birbirlerine karşı iyi muâmelede bulunmalarını sağlamışlardır. Onları tanıyıp seven insanlar, onlar vasıtasıyla temiz bir hayat yaşamak ve saâdete kavuşmakla şereflenmişlerdir.
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi