Bir defâsında bir talebesi huzûruna giderken, yolda gözü yabancı bir kadına takılıp ona bakmıştı. Hocası Seyyid Nûr Muhammed Bedayûnî’nin “kuddise sirruh” huzûruna girince, sende zinâ zulmeti görüyoruz buyurarak yabancı kadına bakması sebebiyle günaha girdiğine işâret etmiştir.
Bir gün ihtiyar bir kadın, Seyyid Nûr Muhammed Bedayûnî “kuddise sirruh” hazretlerinin huzûruna gelip; “Cinler kızımı kaçırdılar! Ne yaptıysak bir çâre bulup onların elinden kurtaramadık. Sizden istirhâm ediyorum, kızımın cinlerin elinden kurtulması için bir çâre bulunuz!” dedi. Bunun üzerine Seyyid Nûr Muhammed Bedayûnî hazretleri bir müddet oturup murâkabeye daldı. Sonra da o ihtiyar kadına dedi ki: “İnşâallah kızın falan vakit gelecek!” Buyurduğu gibi vâki olup, cinlerin kaçırdığı kız işâret ettiği vakitte geldi. Cinlerin elinden kurtulup gelen kıza nasıl kurtulup geldin? diye sorduklarında; “Sahrada cinlerin elinde esir idim. Birden bire mübârek bir zât gözüküp beni onların elinden kurtardı ve bir anda buraya getirdi” dedi. Bu hâdiseye şâhid olan bir zât, Seyyid Nûr Muhammed Bedayûnî hazretlerine; “Neden oturup murâkabeye daldıktan sonra, kadına kızın falan vakit gelecek dediniz de murâkabeye dalmadan hemen söylemediniz?” diye sorunca; “O kızın kurtulması için himmet gösterip Allahü teâlâya dua ettim. Sonra bana ilhâmı ilâhî ile kurtulacağı bildirildi. Bu fakirin teveccühü ve himmeti bu işe tesîr etti” buyurdu.
Seyyid Nûr Muhammed Bedayûnî “kuddise sirruh” hazretleri şöyle anlatmıştır:
“Bir gün hocam Mirzâ Hâfız Muhsin’in kabrini ziyârete gitmiştim. Kabri başında murâkabeye daldım. Bu hâlde iken kendimden geçtim ve hocamı kabrinde görüp, konuştum. Kefeni ve bedeni hiç çürümemişti. Sâdece ayaklarının alt kısımlarına toprak tesîr edip hafif dökülmüştü. Bunun sebebini kendisinden sordum, dedi ki: “Sâhibinden izinsiz, sâhibi geldiği zaman geri vermek niyetiyle bir taş alıp, abdest aldığım yere koydum. Abdest alırken o taşın üzerine bastım. Ayaklarımda gördüğün toprağın tesîri bu sebepledir.” Şu muhakkakdır ki, takvâda çok ileri giden evliyâlıkta çok yükselir.”
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi