İmam-ı Rabbani hazretleri 213. mektubunda buyuruyor ki; “Bütün vaazların özü ve nasihatların kıymetlisi, Allah adamları ile buluşmak, Onlarla birlikte bulunmaktır”. Demekki bir Allah adamını tanımak çok kıymetlidir. Nasılki Eshab-ı kiram, Peygamber efendimize kavuşmakla Eshab-ı kiram oldular ve çok kıymetlendiler, Bir Allah adamını tanıyan, bir Allah adamını seven, inanan, Allahü tealanın sevgili bir kulunun yolunu, izini takip eden, eshab-ı kiramın kavuştuğu gibi, büyük nimete, büyük devlete kavuşur. Bir kişi, bu büyükleri inkar etmediği, şüphe etmediği müddetce, kurtulmamak ihtimali yoktur.
Bir mü’min islamiyetin tamamını öğrenip, amel etse, bu kişinin kurtulmak ihtimali vardır. Bir Allah adamına peki diyenin, bir Mürşid-i kâmile rastlayanın, yaptığı hatalarına rağmen, kurtulmamak ihtimali yoktur. Bu büyüklere kavuştuktan sonra, maddî ve manevî gelen bütün nimetler O büyükler sayesindedir. Bir insan kavuştuğu nimetleri kendi şahsından bilse yanar, mahvolur. Bazı insanları, Allahü teala lutf edip, kendini tanıtan, sevgisine kavuşturacak olan yola alması, çok büyük nimettir. Büyük servete kavuşan, üç beş kuruş kaybetmekle üzülmemelidir, deymez! Bu nimete kavuşanın, kıymetini bilmesi lazımdır, elinden gitmemesi için çok çalışması, çok şükretmesi lazımdır. Bu büyüklerin yazdığı kitabları okumalı ve başkalarınında okumasına vesile olmalıdır. Zira bu büyükler buyuruyor ki, “Bizi arayan satırların arasında bulur”.
Allahü tealanın çok merhametli olduğunu bildiren ayet-i kerimeler azab ayet-i kerimeleridir. Allahü teala, kulları yanmasın diye, bir emri defalarca bildiriyor, bunu yapmayın buyuruyor. Öyle bir imtihanki, sorular ve cevablar bellidir. Buna rağmen bu imtihanı verememek çok acıdır.
Eğer dualarımızın kabul olmasını istiyorsak, birinin duasını almamız, sevindirmemiz lazımdır. Mısırda kıtlık olmuş, yağmurlarda yağmıyormuş! Herkes yağmur yağması için çare arıyor ve dua ediyor, buna rağmen yağmur yağmıyormuş. Mübarek bir zat, bir gün camide cemaatin arasında, ben bunun çaresini biliyorum, yağmur nasıl yağdırılacağını biliyorum demiş. Herkes sadaka versin, sonra dua kabul olur demiş. Benim bu cübbemden başka birşeyim yok, ben cübbemi veriyorum deyip cübbesini çıkarmış koymuş, herkes nesi varsa vermişler, bunları fakirlere dağıtmışlar. Sonra dua etmişler. Ellerini açıp; “Yarabbî senin kullarını sevindirdikten sonra yapılan duayı kabul edeceğini buyuruyorsun, biz senin fakir kullarını sevindirdik yarabbî” derken masmavi gökyüzü simsiyah bulutlarla dolmuş ve hemen yağmur başlamış. Eğer dualarımızın kabul olmasını istiyorsak, birinin duasını almamız, birini sevindirmemiz lazımdır. Bir mübarek zâta gelip, efendim çocuğumuz çok hasta, şifa bulması için dua edermisiniz demişler. O zât, şurada fakir biri var, evvela onu sevindirin, sonra gelin buyurmuş. Fakir sevindirildikten sonra yapılan dua ile çocuk sıhhatine kavuşmuş. Allahü tealanın duamızı kabul etmesi için, bizi sevmesi için, kullarını sevindirmemiz lazımdır.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim.
Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cuma gününü tebrik eder,
müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
ali zeki osmanağaoğlu