Mümin, küfre düşmekten, kâfir olmaktan çok korkmalıdır.
Îmânsız ölmekten korkmak:
En çok korkulması gereken şey bu olmalıdır. Bir insan yaşadığı şu dünya hayatında imânını muhafaza edebilmiş ve imânla son nefesini verebilmişse çok bahtiyardır. Bu ona kâfidir. Bu saadete kavuştuktan sonra bütün dünya saltanatını birden kaybetmiş olsa bile, bir kıymet ifâde etmez. Allah korusun, imânsız olarak ölen kişi, yaptığı hiçbir ibâdetin, hiçbir iyiliğin karşılığını göremez, sonsuz olarak Cehennemde yanacaktır.
İnsanoğlu, imkânları nisbetinde her şeyin en iyisini, en güzelini elde etmeye çalışır. Ölümün de en güzeli seçilmelidir. Ölümün en güzeli, güzel yaşamakla elde edilir. “İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. Nasıl da ölürse öyle haşr olunur.” Bunun aksi ise çok az vâki olur. Rabbimizin bir kuluna verdiği en büyük nîmet, onun imânla kabre girmesidir. Bundan büyük nîmet ve saadet olmaz.
– devamı var –