Bursa Evliyâlarından biri olan Alaaddin Ali Fenari hazretlerinin bir talebesini bir gün haydutlar yakaladılar.
Elini ayağını bağlayıp attılar bir zindana.
Garip, çâresizdi! Gözyaşlarıyla hocasını düşündü yalvardı Rabbine:
“Yâ Rabbî! Beni bu zindandan ancak sen kurtarabilirsin. Hocamın hürmetine beni kurtar!”
Ellerini yüzüne sürerken hocası belirdi yanıbaşında. Gencin zincirlerini çözüp kayboldu gözden…
Talebe, önce şaşırdı! Sonra fırladı yerinden. Ve baktı ki kapılar da açık. Nöbetçiler de uyuyor… Rahatça çıkıp doğruca hocasının huzuruna geldi. Elini öpüp oturdu karşısına.
Mübarek zat onu gördü. Fevkalâde sevindi. Ve ona sevgiyle bakıp dedi ki:
– Hoş geldin evlâdım!
– Hoşbulduk hocam.
– Geçmiş olsun, çok şükür kurtuldun.
– Sayenizde hocam.
– Estağfirullah… Her iyilik ve yardım, ancak Allahü teâlâdandır.
Genç, olanları anlatacaktı ki hocası parmağıyla; “Sus!” işareti yaptı. Kulağına eğilip fısıltı ile buyurdu ki:
– Ben hayatta oldukça bunu kimseye anlatma!
Genç adam; “Başüstüne!” dedi. Ve tuttu sözünü, hocası vefât etmeden kimseye anlatmadı.
Abdüllatif Uyan
TÜRKİYE GAZETESİ
10.2.2015