Edep, ilmin başı olduğu gibi, hem ortası, hem de sonudur. Edep; haddini bilmek, sınırı aşmamak demektir. Ailede, cemiyette, herkesin bir sınırı vardır. Bütün sıkıntı ve geçimsizlikler, hep haddi aşmaktan kaynaklanır. Herkes haddini bilip, sınırı aşmazsa, meselâ evin hanımı da erkek de kendi sınırını bilip ona göre hareket ederse, o ev Cennet gibi olur. Cennet gibi olan evden âhırete gidenler de elbette Cennete gider.
Her hususta dînimiz ne emrediyor, onu öğrenip, ona göre hareket eden, haddini bilmiş, sınırı aşmamış olur. O zaman ne kavga ne geçimsizlik ne de savaş olur. Dünya güllük gülistanlık olur. Herkesin sınırını ise, dînimiz bildirmektedir. Sınır tecavüzü yapmamalı, hiç kimsenin sınırına girmemeli! Neticede karşımızdaki de bir insandır, o da Allahın kuludur, kalbini kırmayalım.
Peygamber efendimiz “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki:
“Mahşerde, güneş bir mızrak boyu alçaldığı zaman, yedi sınıf insan, Arş’ın altında gölgelenecektir. Onlardan biri de mü’minin yüzüne sevgiyle, muhabbetle bakandır.”