KUR’ÂN-I KERÎM
– dünden devam –
Ve nihâyet, hâlâ Kur’ân-ı kerîmin Allahü teâlânın kelâmı olduğundan şübhesi olanlar için, Müddessir sûresi nâzil oldu.
Bu sûrenin 1-10. âyetlerinde meâlen, (Ey örtüye bürünen Muhammed! Kalk da [kâfirleri Allahü teâlânın azâbı ile] korkut! Rabbini tekbîr et, ta’zîm et! Giydiklerini temiz tut! Harâm edeceğim şeylerden sakın! Yapdığın iyiliği çok görerek başa kakma! Rabbin için sabr et! Sûra üfürüldüğü zemân, kâfirlere çok sıkıntılı bir gündür. Onlara kolaylık yokdur…) buyurulmuşdur.
24. cü âyetden başlıyarak meâlen, (Kur’ân için, bu sihrdir, bu ancak bir insan sözüdür dedi. İşte bunu söyliyeni, şiddetli bir ateş içine, Cehenneme atacağım. Şiddetli ateşin ne olduğunu sen ne bilirsin? O [içine girenleri] ne çıkartır, ne de azâbdan vaz geçer. İnsanın derisini karartır, yakar. Orada 19 [azâb yapan melek] vardır. Ateşde olanlara azâb yapmak için, meleklerden başkasını me’mûr etmedik. Ehl-i kitâb [yehûdî ve hıristiyanlar bu sayıyı, kendi kitâblarında bildirilene uygun görerek Muhammed aleyhisselâmın nübüvvetine ve] Kur’âna inanırlar. Mü’minlerin de îmânı artar. Ehl-i kitâb ve mü’minler, [bu adedde] şübhe etmesinler. Kalbleri hasta olanlar ve kâfirler ise, Allah bunu [19 adedini] bildirmekle ne yapmak ister derler. Bunun gibi, Allah dilediğini [kötüleri] doğru yoldan sapdırır ve dilediğini [iyileri] de, doğru yola kavuşdurur. Rabbimin [Cehennem ehlini azâblandırmak için yaratdığı] meleklerin adedini, ancak kendisi bilir [Bu ondokuz melek, diğer meleklerin reîsleridir.]) buyuruldu.
-devamı var-