KUR’ÂN-I KERÎM
– dünden devam –
Hakîkî müslimân olmak demek, yalnız âdete tâbi’ olarak ibâdet etmek değil, islâmın emr etdiği güzel ahlâkı edinerek, insanlık vazîfelerini yaparak, rûhen de tertemiz olmak demekdir. İbâdet eden, fekat hîleyi zekâ eseri sayan, insanları aldatan, hattâ ba’zen muzır propagandalara aldanarak insan öldüren, ortalığı yakıp yıkan, yalan söyliyen bir kimse, müslimân olduğunu söylese de, hakîkî müslimân değildir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde (Furkân) sûresinde, bir müslimânın nasıl olması îcâb etdiğini beyân buyurmuşdur. Bunu tefsîr etmek için, Ehl-i sünnet âlimleri “rahime hümullahü teâlâ” ziyâdesi ile kitâb yazmışlardır. Fekat biz, kendimizi hâlâ fenâ huylardan kurtaramıyor, Kur’ân-ı kerîmde bildirildiği gibi çalışmıyor, Allahü teâlânın emrlerini yapmıyor, sözüne sâdık olamıyor, sokaklarımızı pislik içinde bir harâbeye çeviriyor, rûhen ve bedenen temizlenemiyoruz. Hâlbuki, elimizde bize bütün bu güzel şeyleri emr eden, ne yapmamız lâzım geldiğini açık açık bildiren, Allahü teâlânın kelâmı (Kur’ân-ı kerîm) ve Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” emrleri ve Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime hümullahü teâlâ” kitâbları vardır.
-devamı var-