PEYGAMBERLER, DİNLER, KİTÂBLAR
İSLÂM DÎNİ:
– dünden devam –
Yine (Menâkıb) kitâbında diyor ki, (Ömer “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken, şark cebhesi kumandanı olan Sa’d bin ebî Vakkâs “radıyallahü teâlâ anh” Kûfe şehrinde bir köşk yapdırmak istedi. Arsaya bitişik bir mecûsînin evini satın almak îcâb etdi. Mecûsî satmak istemedi. Evine gidip hanımına danışdı. Bu da, onların Medînede bir Emîr-ül-mü’minînleri var. Ona gidip şikâyet et dedi. Medîneye gelip halîfenin serâyını aradı. Onun serâyı, köşkü yok dediler. Kendisi şehr dışına çıkdı, dediler. Gidip aradı. Askerleri, muhâfızları göremedi. Toprak üstünde uyumuş birini gördü. Halîfe Ömeri gördün mü dedi. Hâlbuki bu zât, Ömer “radıyallahü teâlâ anh” idi. Onu niçin arıyorsun dedi. Onun kumandanı, benim evimi zor ile satın almak istiyor. Onu kendisine şikâyet etmeğe geldim dedi. Ömer “radıyallahü anh”, mecûsî ile evine geldi. Kâğıd istedi. Evde kâğıd bulamadı. Bir kürek kemiği gördü. Bunu istedi. Kemik üzerine, (Bismillâhirrahmânirrahîm. Ey Sa’d, bu mecûsînin kalbini kırma! Yoksa, hemen yanıma gel!) yazdı. Mecûsî, kemiği alıp evine geldi. Boşuna yoruldum. Bu kemik parçasını kumandana verirsem, alay ediliyor sanıp, çok kızar dedi. Kadının isrâr etmesi üzerine Sa’da gitdi. Sa’d, askerleri arasında oturmuş, neş’e ile konuşuyordu. Sa’dın gözü, uzakda duran mecûsînin elindeki kemikdeki yazıya ilişdi. Emîrül-mü’minîn Ömerin “radıyallahü anh” yazısını tanıyıp ansızın rengi soldu. Bu ânî değişikliğe herkes şaşırdı. Sa’d, mecûsînin yanına gelip, her ne istersen yapayım. Aman beni Ömerin karşısına çıkarma! Zîrâ Onun cezâsına tâkat getiremem dedi. Mecûsî, kumandanın bu yalvarmasını görünce, hayretden aklı gitdi. Aklı başına gelince, hemen müslimân oldu. Seve seve nasıl müslimân oldun diyenlere, (Bunların Emîrlerini gördüm. Yamalı hırkasını örtünmüş, toprak üstünde uyuyordu. Büyük kumandanların bundan titrediklerini de gördüm. Bunların hak dinde olduklarını anladım. Benim gibi, ateşe tapan bir kimseye böyle adâlet yapılması, ancak hak olan dîne inananlarda olur dedi.))
– devamı var –