Hemen hemen bütün peygamberler hicret etmiştir
Hicret, lugatte göç etmek, bir memleketten başka bir memlekete gitmek mânâsınadır. Hemen hemen bütün peygamberler “aleyhimüsselâm”, dînin emirlerini yerine getirmek ve yaymak için hicret etmişlerdir. Bunlardan Lût, Mûsâ, İbrâhim ve Îsâ aleyhimüsselâmın hicretleri meşhurdur. Eshâb-ı kirâm da Medîne’ye hicretten önce iki defâ Habeşistan’a hicret etmişlerdir. Ayrıca Eshâb-ı Kehf’in de Allah yolunda yaptıkları hicret Kur’ân-ı kerîmde bildirilmektedir.
Hicrî târihin başlangıcı olan hicret, hem İslâm târihinin hem de cihân târihinin en mühim hâdisesidir.
Kıyâmete kadar nesh edilmeden (değiştirilmeden) bâki kalacak tek ve en son din olan İslâmiyet, hicret hâdisesi ile “devlet” olmaya doğru ilk adımlarını atmıştır. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm ve ilk Müslümanlar; doğdukları topraklar olan Mekke’de kendilerine ve dinlerine tanınmayan hayat hakkını hicret ederek Medîne’de bulmuşlar, burada çoğalıp, güçlenip kuvvetlenerek Mekke’yi ve Arabistan Yarımadasındaki birçok beldeleri fethetmişler, ilk İslâm Devletini kurmuşlardır. Bundan sonradır ki, önünde durulmaz İslâm orduları asırlar boyu dünyânın dört bir tarafına bir îmân seli gibi akmışlar, İslâmiyetin nûrunu yeryüzüne yaymışlardır. Böylece İslâm medeniyeti bâtıl dinlerin, zulmün, hakâretin ve ilimde, teknikte geri kalmışlığın pençesinde inleyen insanlığı emniyete, adâlete, râhata, huzûra, dünyâ ve âhiret seâdetine kavuşturmuştur.
Hicret’ten evvel Peygamberimiz “aleyhisselâm” İslâmiyeti, önce yakın akrabâlarına anlatıyordu. Müslüman olanların sayısı çok azdı. Müslüman olanlar da Mekkeli putperest müşriklerden çok işkence ve eziyet görüyorlardı. Peygamberimize İslâmiyeti açıkça anlatmasını emreden; “Emr olunduğun şeyi apaçık bildir. Müşriklerden yüz çevir.” (Hicr sûresi: 93) meâlindeki âyet-i kerîme gelince, açıkça İslâmiyete dâvet başladı. Bunun üzerine müşriklerin düşmanlıkları daha da arttı. Eziyet ve işkencenin sonu gelmiyor, gün geçtikçe daha da şiddetleniyordu. Mekke, Müslümanlar için yaşanmaz bir şehir hâline gelmişti. 615 yılında Peygamberimizin müsâdesiyle Müslümanlardan 10 erkek ve 5 kadın, bundan bir yıl sonra da Ebû Tâlib’in oğlu Ca’fer-i Tayyâr başkanlığında 82 erkek ve 10 kadın daha Habeşistan’a hicret ettiler. Orada râhat ve huzûra kavuştular.
İslâmiyetin günden güne yayılması üzerine şaşkına dönen müşrikler, bu sefer de Müslümanları Ebû Tâlib Mahallesinde kuşatma altına aldılar. Giriş-çıkışı yasakladılar. Yiyecek, giyecek ve hiç bir ihtiyâç maddesi sokmadılar. Üç sene büyük sıkıntılara mâruz bıraktılar.
-devamı var-