Muhammed ibn-i Huzeyme “rahmetullahi aleyh” hazretleri hadis, kelâm ve fıkıh âlimidir, buyurdular ki;
Âlimlerin çoğuna göre, kadın veya erkek, çocuk veya büyük bir Müslüman, Resûlullah efendimizi çok az da olsa, bir kere görürse, kör olan, bir kere konuşursa ve îman ile vefât ederse, buna sahâbî denir. Kâfir iken görüp de, Resûlullahın vefâtından sonra îmana gelen veya Müslüman iken görüp, sonra mürted olan, sahâbî değildir. Ehl-i sünnet âlimleri, Eshâb-ı kirâmın üstünlük sırasını üçe ayırmıştır.
1- Muhâcirler: Mekke şehri alınmadan önce, Mekkeden veya başka yerlerden, vatanlarını, memleketlerini terk ederek, Medîne şehrine hicret edenlerdir. Bunlar, Resûlullahın yanına îman ile gelmiş veya gelince îman etmişlerdir. Amr ibni Âs hazretleri bunlardandır.
2- Ensâr: Medîne şehrinde veya bu şehre yakın yerlerde ve Evs ve Hazrec adındaki iki Arab kabîlesinde bulunan Müslümanlara (Ensâr) denir. Çünkü Resûlullah Efendimize her türlü yardımda ve fedakârlıkta bulunacaklarına söz vermişler ve sözlerinde durmuşlardır.
3- Diğer Eshâb-ı kirâm: Mekke şehri alındığı zaman ve daha sonra, Mekke’de veya başka yerlerde îmana gelenlerdir. Bunlara Muhâcir ve Ensâr denmez. Yalnız sahâbî denir. Muhâcirler Ensârdan, Muhâcirlerin önce gelenleri, Ensârın önce îmana gelenlerinden ve Ensârın önce gelenleri, Muhâcirlerin sonra gelenlerinden daha üstün olduğu ve fakat, sonra îmana gelen nice sahâbînin, önce îmana gelenlerden üstün olduğu yazılıdır. Meselâ, Hazret-i Ömer ve Bilâl-i Habeşî, kendilerinden önce îmana gelen nice Sahâbîden daha üstündürler.