Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri (kuddise sirruh) buyurdular ki;
Her ne kadar Resûlullah efendimizin zamânında bulunup görmekle şereflenmedik ama, Allahü teâlâya binlerce şükürler olsun ki, Resûlullah’ın nâiblerinden olan (O’nun yolunu anlatan) hocam Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî’nin sohbetinde bulunmakla şeref- lendim. Hayâtın meyvesi, asıl maksad ele geçti. Büyüklerin çok iltifâtına kavuştum.
Allahü teâlâ bize en olgun aklı, doğru ve keskin görüşü ihsân etti. Saltanat işlerinin idâresi ve memleketin nizâmı husûsunda, herkesin hâline uygun en güzel usûlü öğrenmiş idim. Bunun için zamânın meşhûr devlet adamları, alacakları silahları ve diğer mühim şeyleri bizden sorar ve bizden aldıkları cevâba göre hareket ederlerdi.
Muhterem babamın bereketli terbiyesiyle yetiştikten sonra bende öyle bir hâl hâsıl oldu ki, bir bakışla herkesin ne olduğunu ve kalbindekini anlardım. Bulunduğum yolun nûruyla insanların saâdet veya şekâvet, (Cennet veya Cehennem) ehli olduğunu, alınlarından okurdum.