Karagümrüklü Sâlih Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri son devir Osmanlı evliyasındandır, buyurdular ki;
Hanımlarımız bize Allahü teâlânın emânetidir. Onları dünyâlık işlerle üzmek doğru değildir. Kusursuz kadın olmaz. Hanımefendiler de bazı konularda inatçı ve ısrarlı olurlar. Herhangi bir konuda, haksız oldukları hâlde, ille de haklı olduklarını iddia ederler. Çok defa böyle durumlar olur, iddia karşısında susarım, zamânı gelir, söyleyeyim diye dilimin ucuna gelir, ama üzülürler diye vazgeçerim. Yine de haksız olduklarını söylemem. Bir yere gezmeye gidecekler, izin isterler. “Gidin” demem. “Gidin” demek kinâye olabilir. Onun için “Selâmetle gidin, selâmetle gelin”, derim. En uygunu böyle söylemektir…
Bir sözün talâk olması için, nikâh akdinde söylenen sözlerin aksini ifâde eden sözler olması gerekir. Diğer sözler kinâye olurlar. Kinâye sözü de kullanmamak, hanımlar kızmış ise, onların sözlerine karşı sükût etmek gerekir. Hanımların birçok davranışları hissî olur. Onlara borcunu, dâvâlarını, onları üzebilecek şeyleri aslâ söylememelidir. Onlar bizim hem dünyâda, hem âhirette hayât arkadaşımızdırlar. Bu fâni ve çok kısa olan dünyâ hayâtında en çok dikkat edeceğimiz nokta, hanımları üzmemek olmalıdır. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz buna çok dikkat etmişler ve bize örnek olmuşlardır.