Abdullah ed-Dabbî“rahmetullahi aleyh” hazretleri tâbiînin fıkıh alimlerindendir,buyurdular ki;
Mekrûha helal diyen kâfir olmaz. Abdestte ve gusülde suyu isrâf etmek mekrûhtur. Sünnet deyince, müekked sünnet anlaşılır. Mekrûh deyince, tahrîmi olan mekrûh anlaşılır.
Ödünç istemek, mubâhtır. Ödünç vermek, müstehabdır. Borç ödemek farzdır. Borçlu fakiri sıkıştırmamak vâcibdir. Lâzım olan din bilgilerini öğrenmek, kadınlara da farzdır. Başkalarına öğretecek kadar fazla öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Daha çok öğrenmek mendûbdur. İlmi ile övünmek, mekrûhtur. Bey’ın şartlarından olmayıp da, alıcı ve satıcıdan birine faydası olan bir şeyi şart ederek yapılan satış fâsid olur, haram olur. Her insana ilk farz olan şey, îman etmesidir. [Îmanı olmayana, (kâfir) denir. Îmanı olana, (Müslüman) denir. Bazı sözler, bazı işler, îmanın gitmesine sebep olur. Müslüman iken, sonradan îmansız olana, (mürted) denir.