Efdalzâde Hamid Efendi” rahmetullahi aleyh”Osmanlı Devleti’nin yedinci şeyhülislâmıdır, buyurdular ki;
Câmilere giden Müslümanın, küfr-i inâdî ve küfr-i cehlî ile mürted olması düşünülemez. Yalnız bu son şekilde, mürted olması düşünülebileceğinden, imam efendiler, cemaate, (Allahümme innî ürîdü en üceddidel-îmane vennikâha tecdîden bi-kavli lâ-ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) okutarak tevbe ve tecdîd-i nikâh yapılıyor. Böylece, (Lâ ilâhe illallah diyerek, tecdîd-i îman yapınız!) hadis-i şerifindeki emir yapılmış olmaktadır.
Nûr sûresinin otuzbirinci âyetinde meâlen, (Ey müminler! Allaha tevbe ediniz!) buyuruldu. Tahrîm sûresinde, sekizinci âyet-i kerimesinde meâlen, (Allaha tevbe-i nasûh yapınız!) buyuruldu. Nasûh kelimesine yirmiüç mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru, pişman olup, dili ile istigfâr etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Bekara sûresinde ikiyüzyirmiikinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever) buyuruldu. Hadis-i şerifte, (En iyiniz, günahtan sonra hemen tevbe edeninizdir) buyuruldu. Günahların en büyüğü, küfürdür ve münâfıklıktır ve irtidâddır.