Hasen ibn-i Rahhâl “rahmetullahi aleyh” hazretleri Mâlikî fıkıh âlimidir, buyurdular ki;
Allahü teâlâ, bir hadîs-i kudsîde buyurdu ki: “Hangi kul olursa olsun, belâ geldiği zaman, kullara koşar da, onlardan yardım “Ey Dâvûd! O kimdir ki, bana duâ eder de duâsını kabul etmem? Kapımın, çalana açılmadığını kim gördü? Mahlûkatımın arzu ettiklerini ben veririm. Onların her istediği, bende mevcûttur. Bütün ümitlerin yeri benim. Bana âşık olanların kalplerini, yeryüzünde nazargâhım kıldım. O kalpleri, bana daha da yanaşsın ve fazla iştiyâk duysunlar diye, her yandan boşalttım. Sâdece kendi sevgimi doldurdum. Dostlarıma müjdele ki, onlara her an nimetlerimi saçıyorum. Bana şükrettikleri ve beni unutup başkalarına meyletmedikleri için bunu yapıyorum. Onlara hadsiz, hudutsuz bana kavuşma arzusu veriyorum ki, bir an bile beni unutmasınlar. Onlara ünsiyet (yakınlık) kapılarımı açtım. Bana duâ etmeden isteklerini yerine getirdim, izzetime, celâlime yemîn ederim ki, onları Firdevs Cennetine koyup cemâlimi göstereceğim. Ben onlardan, onlar da benden râzı oluncaya kadar iyiliklerimi onlara yağdıracağım. Yeryüzünde olanlara haber gönder. Beni sevenlerin sevgilisiyim. Benimle olmak isteyenlerle beraberim. Bana yakın olmak isteyenlerin can yoldaşıyım. Emîrlerime itaat edenlere, muti sıfatımla tecellî ederim. Beni, başkalarına tercih edenleri seçerim.”