Muhammed ibn-i Lübâbe el-Kurtubî “rahmetullahi aleyh” hazretleri Mâlikî fıkıh âlimidir, buyurdular ki;
Kulda bulunan yüksek mertebelerin en üstünü, kazandığı derecelerin en şereflisi din ilmidir. Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İlim ile yapılan az amel, çoktur. Cahillikle yapılan çok amel, azdır.” Yine Resûl-i ekrem efendimiz bir hadîs-i şerîfte “Âlimin, bilgisiz âbidden üstünlüğü, benim sizin en aşağınızdan üstünlüğüm gibidir” buyurdu.
Herkesin ihtiyâcı olduğu kadar ilim öğrenmesi, İslâmın farzlarından biridir ve farz-ı ayndır. İnsan lüzumlu îmân, ibâdet ve ahlâk bilgilerini öğrenmekle ma’rifetullaha, Rabbini tanımaya yönelmiş olur. Açık alâmetler ve nâtık şâhidlerden Allahü teâlâyı tanıtan delîller bulur. Allahü teâlânın insanlara, nefislerinde, mallarında, gece ve gündüzde emrettiği farzlar öğrenilir. Allahü teâlânın emrettiği farzları yaparken, Resûlullahın sünnetlerini de öğrenmek ve yapmak gerekir. Farzlar, en adâletli yolda ve en iyi istikâmette yapılmalıdır. Bu da ancak Allahü teâlânın en güzel edeple edeplendirdiği, en temiz ahlâklı Sevgili Peygamberinin sünnetine uymakla olur.