Osmânlı devletinde Rus sefîri olarak uzun seneler çalışan İgnatiyef, hâtıralarında, sultân ikinci Mahmûd hân zemânında, Fener Patrikhânesinin kapısında asılan, 1237 [m. 1821] Rum isyânının baş plânlayıcısı, Patrik Gregoryosun Rus Çarı Aleksandra yazdığı mektûbu açıklamakdadır. Mektûb ibret vericidir:”Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayr-i mümkindir. Çünki Türkler, müslimân oldukları için çok sabrlı ve mukâvemetli insanlardır. Gâyet mağrûrdurlar ve izzet-i îmân sâhibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından, kadere rızâ göstermelerinden, an’anelerinin kuvvetinden, pâdişâhlarına [devlet adamlarına, kumandanlarına, büyüklerine] olan itâ’at duygularından gelmekdedir.
Türkler zekîdirler ve kendilerini müsbet yolda sevk-u idâre edecek reîslere sâhib oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gâyet kanâ’atkârdırlar. Onların bütün meziyyetleri, hattâ kahramanlık ve şecâ’at duyguları da an’anelerine olan merbûtiyyetlerinden (bağlılıklarından), ahlâklarının salâbetinden gelmekdedir.
Türklerde evvelâ itâ’at duygusunu kırmak ve ma’nevî râbıtalarını (bağlarını) kesr etmek (parçalamak), dînî metânetlerini (sağlamlığını) zâ’fa uğratmak (za’îfletmek) îcâb eder. Bunun da en kısa yolu, an’anât-i milliyye (millî geleneklerine) ve ma’neviyyelerine uymayan hâricî fikrler ve hareketlere alışdırmakdır.
Ma’neviyyâtları sarsıldığı gün, Türklerin kendilerinden şeklen çok kudretli kalabalık ve zâhiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asl kudretleri sarsılacak ve maddî vâsıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkin olabilecekdir. Bu sebeble Osmânlı Devletini tasfiye için mücerred olarak harb meydânlarındaki zaferler kâfî değildir. Hattâ sâdece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyyet ve vekârını tahrîk edeceğinden, hakîkatlerine nüfûz edebileceklerine sebeb olabilir.
Yapılacak olan, Türklere birşey his etdirmeden, bünyelerindeki tahrîbi temâmlamakdır.”
– devamı var –