Mel’ûn şeytân ve kötü nefs gibi iki düşmân, pusuda beklemekdedirler. Bunun için titiz ve önem vererek davranmalıyız! Aldatarak yoldan sapdırmaması için uyanık olmalıyız! Kötülükleri süsleyerek güzel göstermelerine aldanmamalıyız! Büyükler buyuruyor ki, mel’ûn iblîs ibâdet yolundan ve nasîhat yapdırarak insanı aldatırsa bundan kurtulmak çok güç olur. Bunun için her ân Allahü teâlâya sığınmalıyız! Ona boyun bükmeliyiz! Düşmanın bizi bu yoldan yıkmaması için, kırık kalble ve göz yaşı ile Hak teâlâya yalvarmalıyız! İnsanları sonsuz se’âdete kavuşdurmak en iyi işdir. Bundan da vaz geçmemelidir. Bu yolda hem çalışmalı, hem de istidrâc olmaması için Hak teâlâya yalvarmalıdır.
Fakr, ihtiyâc ve isteklerine kavuşmamak, bu yolun zînetidir ve dünyâ ve âhıretin efendisine benzemekdir “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm”. Hak teâlâ, çok merhametli ve ihsânı bol olduğundan, kullarının rızkına kefîl olmuşdur. Ya’nî kendi üzerine almışdır. Bizi ve sizi bu düşünceden kurtarmışdır. Evde bulunanların sayısı çok ise rızkı çok gönderir. Biz kullar, bütün düşüncemizi, bütün gücümüzü Hak teâlânın râzı olduğu şeyleri yapmak için kullanacağız. Evdekilerin yükünü Onun ihsânına bırakacağız…